MATURİDİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

08 Haziran 2009

 

AÇILIŞ KONUŞMASI

Prof.Dr. Ali ÖZEK

 

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile İslâmî İlimler Vakfının birlikte hazırladıkları bu tartışmalı ilmî toplantıda Büyük Türk bilgini, Ehl-i sünnet mezhebinin imamı Matürîdî’yi ve Matürîdîliği tartışacağız.

Konu hem İslamî hem de insanidir. İslam dini tevhit dinidir. Her kim “لااله الا الله محمد رسول الله = Allah birdir. Muhammed Allah’ın elçisidir” derse Müslüman olur.

İslam dini iki ana bölümden oluşur:  İman ve amel ki, İslam’ın zuhurundan günümüze kadar Müslümanları en çok meşgul eden konulardandır.

İslam’ın ilk asrında Müslümanların iman ve amel anlayışlarında farklı görüşler ortaya çıktı.  İlk olarak ortaya çıkan hariciler(=selefîler), Şia, Mu’tezile ve kaderiyedir. Daha sonraları bunlara Mürcie de eklenmiştir.

 Adı geçen bu guruplar amel ile imanı birbirine karıştırmışlar, bu yanlış düşüncelere bir de siyasî eğilimler eklenince işler iyice karışmıştır. Özellikle Mu’tezle ve Şia’ın cok katı tutumları insanları âdeta bunaltmıştır. Halbuki İslamın özünde  yani emir ve yasaklarında kesinlikle şiddet yoktur. Zira zor kullanarak yaptırılan ibadet ve kullukların Allah katında hiçbir değeri yoktur. Nitekim  Kehif  suresi 29’ da “ Ya Muhammed deki, bu  hak din Allah tarafından gönderilmlştir. Dileyen iman etsin, dileyen de inkar etsin…” Bakara 256’da ise “ Dinde zorlama yoktur…” denilmiştir.

Hicrî 164, M.780 de doğan ve 241-855 de vefat eden Ünlü Hadis âlimlerinden Ahmed b. Hanbel ilk olarak bu amel ve iman kargaşasının farkına vararak Ehli-sünnet akidesinin ilk temellerini atmıştı. Çünkü Ahmet b. Hanbel bir hadisçi olarak daha sonra ehli-sünnet adını alacak olan amel ve iman ayrımını dile getirmiştir. Ayrıca daha erken devirlerde amel-iman tartışmasını fark eden <imam Ebu Hanife de İnsanların amelleri hakkında hüküm vermenin sadece Allah’a aid alacağını düşünerek Mürcieliği ortaya atmıştır. Bunun manası, günahkârların hesabı Allah’a racidir. Önemli olan imandır.

Hicrî 260 M.873 de doğan ve (324-936) de vefat eden ve devrinde Mu’tezilenin en büyük âlimlerinden olan Ebul-Hasen El-Eş’arî , 40 yaşlarına geldiğinde Mu’tezilenin ve aynı paralelde giden  diğer mezheplerin görüşlerinin yanlış olduğunu fark ederek  Ehli-Sünnet akidesinin temellerini atmış ve Mu’tezilenin  yanlışlarını ortaya koymuştur. Eş’arî bu işi yaparken Ahmed b. Hanbel’in ve Ebu Hanife’nin görüşlerini benimsemiştir. Bu hareket aslında ilk olarak “ Sünnete dönüş”  olarak başlamış daha sonraları Ehli-Sünnet adını almıştır.  Ebul-Hasen el-Eş’arî bu konuları açıklamak maksadıyla Makalât-ül- İslamiyyin adlı meşhur eserini yazmıştır. O günlerde bu eser âdeta bir devrim yapmıştır.

 

İMAM MATURİDÎ HAKKINDA

Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen, ancak m.944 de vefat ettiği sanılan, Mu’tezileye karşı ehlisünneti müdafaa eden Ebul-Hasen el-Eş’arî’ye ve mısırlı Tahavî’ye muasır olan Matürîdî, Mavaraünnehir’de(ortaasyada) doğmuş ve oaralarda yaşamış  büyük bir âlimdir.

Birbirlerinden hayli uzaklarda yaşayan, birbirleriyle karşılaşmamış olan  bu âlimler, Mu’tezileleye ve diğer mezheplere karşı aynı fikirleri savunuyorlardı. Bunun da başlıca sebebi, daha önce de işaret edildiği gibi  Mu’tezile, Şia ve Selefiyyenin  insanlar üzerinde uygulamaya çalıştıkları aşırı taassub ve şiddet idi. Nitekim bu gün de 21. yüzyılda Müslümanlar arasında, o günlerde otaya çıkan  taassub ve şiddet  devam etmektedir. Temennimiz odur ki, böyle ilmî toplantılarda ortaya atılacak yeni, isabetli ve inandırıcı görüşlerle, Müslümanlara zarar veren ve onların gelişmelerini engelleyen ve dinin aslında ve özünde olmadıdığı halde  beşerî ve aklî yorumlarla ortaya atılmış bulunan yanlışlardan  vazgeçilir ve yeni çözüm yolları bulunur. Aksi takdirde Müslümanların bu günkü dünya konjuktüründe işleri haylı zordur. Bunun sebebi de insanları yöneten ve yönlendiren itici gücün,  insanların inancı ve dünya görüşü olmasıdır. Kim ne derse desin, insanları yöneten, hak veya batıl dinî inançlarıdır.

Her ne kadar daha sonra gelen âlimler  Eş’arîlik ve  Maturîdîlik arasında bazı görüş ayrılıkları olduğunu söyleseler de, gerçekte ilk zamanlarda fark yoktu, zira hedef  Müslümanlar arasında yaygınlaşan amel ile ilgili aşırı taassub ve şiddeti bertaraf etmek olduğundan onlar daha ziyade ana konularda  müdafaa yapıyorlardı. Daha sonra gelen âlimler konuları inceledikçe bilinen farkları ortaya koymuşlardır.

Bir örnek vermek gerekirse mesela irade, meşîet, iyilik ve kötülüğün Allah’a nispeti gibi konularda bazı görüş farkları  olduğu söylenirse de bunların daha ziyade ilim adamları arasında cereyan ettiği, halkın bunlarla ilgilenmediği de bilinen bir geçektir. Ehli-Sünnet inancının Mu’tezile ve Şia’dan ayrılan en önemli özelliği, iman ve amel ayrımıdır. Ehli-Sünnete göre  “ Amel imana dâhil değildir.” Hâlbuki Mutezile ameli imandan bir cüz saymıştır.

Bugün dost ve kardeş Özbekistan Devleti sınırları içinde kalan, Matürîdî’nin yaşadığı dönemde Mâverâunnehr adıyla bilinen, gerek madde ve gerekse manâ yönünden son derece münbit ve Türklerle meskûn bir bölgede doğup yetişmiş olan bu büyük Türk âlimi son derece az ve yetersiz akademik araştırmalara konu olmuş; tarih boyunca tarih ve tabakat eserlerinde hak ettiği yeri alamamıştır.

İşte biz, bu araştırma ile İslâmî ilimler tarihindeki bir eksiği gidermek –büyük bir Türk bilginini ve geliştirdiği inanç sistemini ilim âlemine bütün yönleriyle tanıtmak- gibi şerefli bir görevi yerine getirmiş olmanın gururunu ve huzurunu yaşıyoruz.

Doğudan ve batıdan özellikle Matürîdî ve Matürîdîlik mütehassıslarını bir araya getirmeye çalıştığımız bu tartışmalı ilmî toplantımızda ülkemiz Üniversite ve Araştırma merkezlerinden özellikle İlâhiyat Fakültelerinin Kelâm Anabilim Dalı ile Felsefe Anabilim Dalı öğretim üyeleri  ile yurt dışındaki Üniversitelerin Şarkiyat Araştırmaları bölümlerinde görevli Matürîdî ve Matürîdîlik uzmanlarının, büyük bir özveri ile hazırladıkları tebliğlerini sunacaklar.  İki gün süreyle onların bu ilmî mahsullerini dinleyip istifade edeceğiz.

Takdir edersiniz ki şimdiye kadar yeterli ölçüde araştırılmamış olan bu konuyu bütün yönleriyle araştırabilmek, siz dinleyicilere ve araştırmacılara konuyu arîz-amîk takdim edebilmek için mümkün olan en çok sayıda akademisyenin bu araştırmaya katılımını sağlamak zorundaydık. böyle Uluslararası bilimsel bir toplantıda dinleyicilerin iki günden daha uzun sürecek toplantılarda dikkatlerinin canlı tutulamıyacağı, birden çok seksiyona bölünmüş toplantılarda ise bütün dinleyicilerin rağbetlerine icabet olunamıyacağı mülâhazalarıyla araştırmanın bütün tebliğlerinin bir salonda sunulması kararlaştırılmıştır.

Bu araştırmaya katılan ilim adamlarımız hazırladıkları tebliğleriyle muasırları arasında İmam Matürîdî’yi;  çevresindeki diğer kelâm mezhebleri ve felsefe sistemleri arasında Matüridiliği mukayeseli olarak inceleyen araştırmalarını iki gün boyunca sizlere takdim edeceklerdir.

Ama şu kadarını söylemeden geçemiyeceğim ki İmam Matürîdî, İslâm dünyasının fikrî plânda son derece çalkantılı olduğu; muhtelif dil ve kültürlerden yapılan tercümeler sebebiyle İslam düşüncesinin diğer fikrî ve felsefî cereyanlarla karıştığı;  inanç sistemini naklî deliller yanında aklî delillere dayalı olarak da sistemleştirmek ve müslümanların inanç dünyalarını o devirde hızla yayılma istidadı gösteren sapık fikir ve sistemlerin hücumlarından korumak zorunda kalındığı bir dönemde yaşamış; o dönemin sorularına cevaplar arıyan âlimler halkasına katılarak azımsanmıyacak katkılarda bulunmuştur. Bu meyanda  çoğu ğayb perdesi arkasında kalmış konularda insan aklının ürettiği sorulara cevaplar aramış; sapık mezhebler tarafından ileri sürülen, İslâm inancını sarsmaya yönelik maksatlı sorulara ikna edici cevaplar vermiş; müslümanların inançlarını her türlü sapıklıktan dalâletten korumaya çalışmış; Ehl-i sünnet ve’l-cemâat çizgisinden ayrılmadan bu ümmetin inancını sarsıntılardan korumaya muvaffak olmuştur. Günümüze ulaşan Kitâbu’t-Tevhîd ve Te’vîlâtu Ehli’s-Sunne gibi eserleri bu yönüyle bugün de insanımızın halâ ihtiyaç duyduğu ve inancını korumada müracaat edeceği temel klâsik kaynaklar olma özelliğini muhafaza etmektedirler ki tebliğcilerimiz, bu eserleri her yönüyle sizlere tanıtacaklar; çağdaşlarının eserleriyle, fikirleriyle karşılaştıracaklar ve bunlardan hareketle İmam Matürîdî’nin nakille aklı nasıl te’lif edebildiğini göstereceklerdir. Böylece Matürîdîliğin İslâm dünyasında neden bu kadar geniş bir kabulle karşılandığını ve yayıldığını daha iyi anlıyacak, takdir edeceksiniz.

Ben, bu araştırmaya katkıda bulunan araştırmacılarımızı bu gayretleri ve çalışmaları sebebiyle kutlayıp tebrik ederken şahsım, Vakfımız ve Fakültemiz adına kendilerine şükranlarımı ifade etmek isterim.

Bu araştırmanın sizlere böyle bir toplantı ile sunulabilmesi için başta Ümraniye ve Üsküdar Belediyelerimiz olmak üzere birçok kurum ve kuruluş maddî-manevî desteklerini esirgemediler.Huzurlarınızda onlara da tebrik ve teşekkürlerimi sunup hayırlı çalışmalar ve başarılar dilerim

Son olarak bu toplantıyı takibe gelen siz dinleyicilere de bu ilim ziyafetinden azami ölçüde istifade dileğiyle saygı ve sevgilerimi sunarım.

كلمة الافتتاح

دكتور علي أوزاك رئيس وقف دراسات العلوم الاسلامية

" الندوة العالمية حول الامام الماتوريدي والماتوريدية"

 

أيها الضيوف الكرام, السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

سنناقش اليوم عالما تركيا كبيرا وإمامَ مذهب أهل السنة هو أبو  منصور الماتوريدي خلال هذا الاجتماع العلمي الذي تم تنظيمه بتعاون مع كلية الاهيات بجامعة مرمرة ووقف دراسات العلوم الإسلامية.

فهذا الموضوع؛ موضوع إسلامي و ايضاإنساني على حد سواء .  فالإسلام دين التوحيد. من قال " لا إلـه إلا الله وأن محـمـد رسـول الله" يدخل في الإسلام. ويتكون دين الإسلام من قسمين رئيسين: الإيمان والعمل. وفي صدر الإسلام ظهرت وجهات النظر المختلفة بين المسلمين حول مفاهيم  الإيمان والعمل..

أول ما ظهر من المذاهب هو مذهب الخوارج (السلفيين ) والشيعة والمعتزلة والقدرية وبعد فترة من الزمن أضيف إليها مذهب المرجئة

و الفرق المذكورة قد خلطت الإيمان بالعمل وأضيف إلى ذلك التيارات السياسية وبالتالي أصبحت الأمور أكثر تعقيدا. ولاسيما اتخاذ المعتزلة والشيعة المواقف الصارمة تجاه هذه الأمور أدى إلى ازدياد قلق الناس أكثر.

أول من أدرك المناقشات الجارية حول مفهوم الإيمان والعمل هو عالم شهير من علماء الحديث أحمد بن حنبل الذي ولد في عام 164 هـ/780 م وتوفي في عام 241هـ/855 م  حيث قام أول مرة بوضع الأسس الرئيسية   لعقيد مذهب أهل السنة .

قد أدرك الإمام أبو حنيفة قبل احمد بن حنبل المناقشات الجارية حول مفهوم الإيمان والعمل في الفترات السابقة وكان يعتقد أن الحكم في أعمال الناس يرجع الى الله تعالى ولا يحق لأحد أن يحكم على أعمال الناس وبذلك طرح  أفكار المرجئة ومعنى ذلك أن حساب المذنب يرجأ إلى يوم القيامة وإلى الله تعالى.

وكان أبو حسن الأشعري (ولد في عام 164 هـ/780 م.- توفي في عام 241هـ/855 م.) وكان هو من كبار علماء المعتزلة في عصره ولما بلغ الأربعين من عمره فقد أدرك الآراء الخاطئة  لمذهب المعتزلة و المذاهب التي تتماشى معها وبالتالي وضع أسس عقيدة أهل السنة واكتشف أخطاء المعتزلة.وعندما قام الإمام أبو الحسن الأشعري بهذا العمل  فقد اعتمد على أراء أحمد بن حنبل وأبي حنيفة .وقد بدأت هذه الحركة في البداية باسم  "العودة إلى السنة " ثم أطلقت عليها اسم " أهل السنة " . فألف الإمام أبو الحسن الأشعري كتابه الشهير  "مقالات الإسلاميين" لشرح هذه المسائل وكان تأليف هذا الكتاب بمثابة الثورة في تلك الأيام.

وقد ولد الإمام أبو منصور الماتوريدي  في  بلاد ما وراء النهر ولا يعرف  تاريخ ولادته بالضبط ويعتقد أنه توفي في سنة 944 ميلادي وكان أبو منصور الماتوريدي  عالما كبيرا في عصره  وكان معاصرا لأبي   الحسن الأشعري والإمام الطحاوي المصري وهما دافعا عن أهل السنة ضد المعتزلة .وكان هؤلاء العلماء يعيشون بعيدين عن بعضهم البعض ومع ذلك كان يدافعون عن الأفكار المتماثلة ضد المعتزلة والمذاهب الأخرى.كما أشرنا سابقا كان سببها الرئيسي هو ممارسة المعتزلة والشيعة والسلفيين التعصب والعنف ضد الناس فى المسئل الدينية و خاصة فى العبادات.

 ونحن الآن في القرن الواحد والعشرين نرى أن التعصب والعنف اللذان ظهرا في تلك الأيام مستمران في يومنا الحاضر.

نتمنى أن نتخلص من هذه الأخطاء القائمة باتيان الآراء الجديدة والصحيحة التي تطرح في مثل هذه الاجتماعات العلمية  لان هذه الأخطاء وقعت بتأويلات بشرية وعقلانية و ليست لها علاقة بأصول الدين و تعاليمه  وكانت تضر المسلمين وتمنع عن تطورهم .

ذكر العلماء المتأخرون تواجد بعض وجهات النظر المختلفة بين الأشاعرية    والماتوريدية ،  وفي واقع الأمر  لم يكن هناك اختلافات   بينهما في الفترة الأولى  لأن الهدف  هو  إزالة  التعصب والعنف المتزايد بين المسلمين ومن أجل ذلك كان يدافعان عن المسائل الرئيسية . وبعد ذلك قام العلماء المتأخرون بدراستهم العميقة لإظهار الاختلافات  المعروفة بين مدرستين .

وعلى سبيل المثال يقال إن هناك وجهات النظر المختلفة  في   مسألة الإرادة والمشيئة ونسبة الخير والشر الى الله تعالى. لكن هناك حقيقة معروفة أن هذه الاختلافات قد جرت بين العلماء، والناس لم يهتموا بها. وتتميز عقيدة أهل السنة من المعتزلة والشيعة بتفريق الإيمان والعمل. يرى مذهب أهل السنة أن  " العمل غير داخل فى الإيمان"  بينما يرى مذهب  المعتزلة  أن العمل جزء من الإيمان .

بلاد ما وراء النهر بلاد مثمرة للغاية من الناحية المادية والمعنوية وهي تقع الآن في حدود جمهورية أوزبكستان الشقيقة والصديقة وكانت تعرف باسم ماوراء النهر او الآسيا الوسطى  في الفترة التي عاش فيها الإمام الماتوريدي وكانت عدد سكانها يتكون من الأتراك وقد ولد ونشأ هنا العالم التركي الكبير أبو منصور  الماتوريدي. ولم يحتل مكانته المرموقة في كتب التاريخ والطبقات عبر التاريخ ولم يكن موضوع البحث العلمي كما يليق مكانته العلمية.

ونحن هنا  نشعر بالسعادة والسرور لأننا نقوم بإزالة  النقص القائم في تاريخ العلوم الإسلامية – بتعريف العالم التركي الكبير ونظام عقيدته  إلى  الأوساط العلمية بكل جوانبه-

يشارك في هذه الندوة عدد كبير من الأساتذة المتخصصين حول   الإمام   أبي منصور  الماتوريدي و مذهبه الماتوريدية  في الشرق والغرب و معظمهم  يمارسون أنشطتهم العلمية في قسم علم الكلام والفلسفة بكليات الاهيات وهم قاموا بإعداد أوراق بحوثهم بعناية فائقة وسنستفيد من بحوثهم العلمية خلال هذا الاجتماع الذي يستمر يومين.

كما تقدرون أن هذا الموضوع لم يحظ بالبحث اللازم للتعرف عليه ولذلك حرصنا على دعوة الكثير من الباحثين والأكاديميين للاستفادة من أفكارهم وأبحاثهم ومن أجل ذلك وبسبب كثرة المدعوين من جميع أنحاء العالم ونظرا لقصر مدة الاجتماع سنقسم على ثلاثة أيام ولصعوبة  تلبية احتياجات جميع الحضور قررنا عمل المحاضرات في صالة واحدة ومع الأسف الشديد لم نستطع توفير الوقت المناسب لها.وكما سترون في البرنامج خصصنا نصف ساعة  لمناقشة  ثلاث بحوث التي يتم عرضها  وأربعين دقيقة لمناقشة أربعة بحوث. و خصصنا عشرين دقيقة  لعرض كل بحث. وأتمنى من جميع الحضور مراعة الوقت والاختصار بقدر الإمكان في عرض الاقتراحات.

سيعرض لكم الباحثون الذين شاركوا في هذا الاجتماع أوراق بحوثهم ويتناولون الإمام الماتوريدي مع مقارنة بمعاصريه ويتناولون الماتوريدية  مع مقارنة بمذاهب علم الكلام والنظم الفلسفية . وأنا هنا لست في صدد تعريف الإمام الماتوريدي والماتوريدية في هذا المقام وسيقدم لكم الباحثون نتائج أبحاثهم خلال الاجتماع الذي يستمر يومين.

ولكن لا بد أن أقول هنا  إن الإمام الماتوريدي  عاش في الفترة التي  كان العالم الإسلامي يموج بالفوضى  من الناحية الفكرية ؛ وكان العالم الإسلامي يواجه    التيارات الفكرية والفلسفية الأخرى بسبب  الترجمات التي ترجمت إلى اللغة العربية  من اللغات والثقافات المختلفة ؛ و لمواجهة على  هذه الأخطار كان لابد أن يدافع عن عقيدة المسلمين ضد الأفكار والنظم الضالة بالأدلة العقلية  بجانب  الأدلة النقلية . و حضر الإمام الماتوريدي في الحلقات العلمية للعلماء الذين يبحثون عن الأجوبة للأسئلة الموجهة في تلك الفترة وقام بمساهمة كبيرة وبحث عن الأسئلة التي ينتجها العقل البشري حول المسائل الغيبية التي تدخل في الأمور “ المغيبات" وردَّ على الشكوك التي تهدف إلى زعزعة العقيدة الإسلامية بأجوبة مقنعة وحاول حماية عقدية المسلمين من كافة أنواع الضلالة ولم يبتعد عن خط أهل السنة و وافق على حماية عقيدة المسلمين.

وألف أبو المنصور الماتوريدي كتبا عديدة من بينها: " كتاب التوحيد"  و "تأويلات أهل السنة " ووصل هذه الكتب إلى يومنا الحاضر، وتعد هذه الكتب،  المراجعة الكلاسيكية بكل جوانبها و يحتاج الناس إليها فى زماننا وسوف يشرح الباحثون لكم هذه الكتب بكل جوانبها وسوف يقارنونها بالمراجع المعاصرة في زمنه وأفكاره

 وسوف يشرحون الباحثون أيضا كيفية دمجه بين العقل والنقل في تأليفاته وسوف يوضحون كيف انتشرت آراء الإمام الماتوريدي  و كيف قبل الناس بهذا الشكل الواسع وسوف تفهمون وتقدرون آراءه .

أنا هنا أهنئ الباحثين الذين ساهموا على   هذا البحث بجهودهم بدراساتهم وأعرب عن شكري وتقديري لهم باسمي وباسم   وقف دراسات العلوم الإسلامية.

وأعرب عن  شكري إلى الهيئات  والمؤسسات التي قدمت دعمهم المادي والمعنوي لتحقيق هذا الاجتماع وعلى رأس هذه المؤسسات بلدية أوسكودار وبلدية عمرانية . وأقدم شكري وتهنئتي إليهم وأتمنى لهم الأعمال الطيبة.

وأخيرا، أود أن أعرب عن احترامي ومحبتي للمستمعين وأتمنى لهم   الاستفادة من هذا الاجتماع

الأستاذ الدكتور علي أوزاك

 

Prof. Dr. Ali Özek’s Opening Speech in The Symposium Titled 

“The Great Turkish Scientist Maturidi and Maturidism”

 

Dear Guests,

In this scientific meeting arranged collaboratively by Marmara University, Faculty of Theology and the Research Foundation for Islamic Sciences, we will discuss Maturidism and the Great Turkish Scientist, namely Maturidi, who is the imam of the Ehli-sunnet sect.

The subject is both Islamic and human. Islam is a religion of unification. Anyone who says “لااله الا الله محمد رسول الله” = there is only one God, will become a Muslim.

The Islam religion consists of two main sections: belief and practice.

During the first century of Islam, different views emerged on the faith and practice concepts of the Muslims. The Kharijites (salafis), Shi’ah, Mu'tazili and kaderiye were amongst the first. To appear. Murcie was later added to these.

The said groups have confused belief and practice and when politics was added to this wrong opinion of theirs, things became more complicated. Especially the exteremely rigid manners by Mu'tazili and Shi’ah nearly whelmed people. In deed no extremisim in Islam, because Allah says in the Qur’an ,kehif / 29  “  Certainly this correct religion Islam sent by Allah. So man who wishes to believe believe. And man who wishes to deny deny…………”

In Bakara / 256  “ No detest in the religion. True guidance  is distinct from error………….” Thus the extremisim that we see among  muslems is rong understanding.                       

Ahmed b. Hanbel, a renowned Hadith scientist who was born in Hegira 164, 780 AD and died in 241-855, was first to became aware of this belief & practice chaos and thus laid the first foundations for the Ehli-sunnet doctrine.

Furtherore, Imam Ebu Hanife, who became aware of this practice-belief argument at earlier times, introduced Murciesim with the idea that the authority to judge people’s practices only belonged to God. This means that the sinful is only accountable before the God.

As he approached his 40’s,  Ebul-Hasen El-Eş’arî, one of the greatest scientists of Mu'tazili born in Hegira 260, 3 AD and died in (324-936), realized that the opinions of the Mu'tazili and other parallel sects were wrong, and thus laid the foundations for the Ehli-Sunnet doctrine and manifested the errors of the Mu'tazili. When Eş’ari was performing this job, he adopted the views of Ahmed b. hanbel and Ebu Hanife. This movement originally started as “Return to Sunnet” and was later named as “Return to Ehli-Sunnet”. In order to explain these issues, Ebul-Hasen El-Eş’arî wrote his famous work titled: Makalât-ül- İslamiyyin. In those days, this virtually created a revolution.

 

Maturidi, is another great scientist who is born in Transoxiana (Central Asia) on an unknown date and supposed to have died in 944, lived in this region and defended ehlisunnet against the Mu'tazili as a contemporary of Ebul-Hasen El-Eş’arî and the Egyptian Tahavi.

Despite the fact that these scientists lived quite apart from each other and never met personally, they were defending the same ideas against the   Mu'tazili and the other sects. The main reason behind this was the bigotry and violence that the  Mu'tazili, Shi’ah and Salafi were trying to impose on people. Similarly this bigotry and violence appeared on those days still continues today between the Muslims of the 21st century. Our wish during these scientific meetings is to use new, well-directed and credible opinions in order to rid the Muslims off such views not covered by the core of the religion and fabricated from personal and subjective interpretations which are at the same time harmful for and preventing the development of the Muslims.

Despite the fact that the subsequent scientists stated some divergence of opinions existed between Ash'aris and Maturidis, no differences existed during the first times. It was because they were rather defending main subjects in order to eliminate the bigotry and violence existing amongst Muslims concerning the subject of practice. As the posterior scientist examined the subjects, they manifested the known differences.

 To give an example, although it is rumored that some differences of opinion existed on subjects such as the attribution of behest, beseech, goodness and evilness to God, it is known that these rather existed between scientists and the public were not concerned about them. The most obvious difference of the Ehli-Sunnet belief from Mu'tazilis and Shi’ahs is the separation of belief and practice. According to Ehli-Sunnet, “Practice is not included in belief”. However, Mu'tazilis considered practice a part of belief.

This great Turkish scientist, who was born and grew up in a very productive region hosting many Turks within the borders of a friend and brother country, Uzbekistan, known as Transoxiana during the period when Maturidi lived, was subjected to very few and insufficient academic researches and throughout history, he could not attain the place he deserved for his historical works.  And with this study, we experience the pride and tranquility of fulfilling an honorable mission of meeting a deficit in the history of Islamic sciences – such as introducing to the scientific world a great Turkish scientist and the belief system he has developed with all its aspects.

In this study of ours, where we especially tried to gather the Maturidi and Maturidism experts, both from the East and the West, under one roof, faculty members from our Universities and Research Centers and especially from Islamic Theology and Philosophy Departments together with Maturidi and Maturidism experts working in foreign universities’ Oriental Studies Research Departments who prepared the bulletins they presented to you with great sacrifice. On this wise, we will hear and benefit from their scientific productions on the subject.

As you would appreciate, we had to include as much number of scientists as possible in order that the said subject, which was never sufficiently examined until now, can be examined with all its aspects and can be presented in depth to the researchers. It was decided to have all bulletins presented in one hall due to the fact that meetings lasting more than two days cannot keep interests alive and those having more than one section cannot have the popularity of the entire audience.

As our scientists participating in this research will present during these two days the results of their studies on Imam Maturidi as compared to his contemporaries and within the scope of the other surrounding theology sects and philosophy systems, I will neither introduce nor explain to you Imam Maturidi or Maturidism.

But I should nevertheless state that Imam Maturidi lived in a period when the Islamic world had deep intellectual turbulences as it was faced with intellectual and philosophical streams emanating from translations made from various languages and cultures and as it had to protect itself from the rapidly spreading perverse ideas and systems that aimed at systemizing its concept of belief through taking spiritual as well as assumptive evidences as a basis; and this scientist participated in the scientists’ circle who sought answers to the questions of the period and  made substantial contributions thereto. In this sense, he sought answers to the questions produced by the human mind for many secret “Un seen” subjects; gave convincing answers to deliberate issues introduced by perverse sects in order to shake the Islamic belief; tried to protect the Muslims’ belief from all kinds of perversity and disorientation; and succeeded in preventing convulsions in the belief of the Ehli-Sunnet community while not diverging from its demarcations.  His works such as Kitâbu’t-Tevhîd and Te’vîlâtu Ehli’s-Sunne, which reached our age, still preserve their very particularity of being classical sources that humans may need and utilize in order to protect their belief. And our speakers will introduce these works to you with all their aspects; they will compare them with those of their contemporaries & ideas and moving on from that, they will show you how Imam Maturidi could compensate assumption and spirituality. You will therefore appreciate and better understand why Maturidism is so widely recognized in the Islamic world.

I hereby congratulate our researches contributing to this research with their studies and extend my gratitude to them in the name of our Foundation.

Many institutions and establishments, primarily the Ümraniye and Üsküdar Municipalities, did not refrain from providing moral and material support in order that this research can be presented to you in such a meeting. I also congratulate and extend my gratitude to them on this wise.

And finally, I extend my respect and love to you, our listeners here in this meeting, with the hope that you derive the utmost benefit from it. 

Benzer Konular

İSLAM VE DEMOKRASİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

İSAV, bugüne kadar millî ve milletlerarası 57 tane Tartışmalı İlmî Toplantı yap­mış ve bunların ürünlerini kitap hâline getirmiştir. Beşinci Uluslararası Tartışmalı İlmî Toplantının konusu İslâm ve Demokrasidir.

MATURİDİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Araştırma Vakfınn müştereken düzenlenlediği "Büyük Türk Bilgini İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik” konulu Tartışmalı İlmî Toplantı 22 Mayıs 2009 Cuma günü, 14.00-19.00 saatleri arasında Bağlarbaşı Kültür Merkezi Salonu’nda; 23-24 Mayıs 2009 Cumartesi ve Pazar günleri ise 09.30-19.00 saatleri arasında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Salonu’nda akdedilmiştir. Bu toplantının açılış konuşmasının Türkçe, Arapça ve İngilizce metinlerine ulaşmak için TIKLAYINIZ...

Namaz ve cami

18-19 Ekim 2008 tarihinde yapılan Namaz ve cami konulu toplantının açış konuşması