DİNLER TARİHİ ve İSLAM

15 Agustos 2006

 

DİNLER TARİHİ ve İSLAM

Prof. Dr. Ali ÖZEK

İstanbul-1998

DİNLER TARİHİ

 

GİRİŞ

Din nedir ?

Din kelimesi lügatte,"mükafat ve ceza, hüküm, hesap, itaat, boyun eğme, ibadet, adet, hal, şeriat, kanun, yol, mezhep, millet gibi manalara gelmektedir. Diğer taraftan Arapça'da "borçlanma, ödünç alma" anlamındaki "deyn" kelimesi de aynı kökten gelmektedir.

Din kelimesinin Arapça'da taşıdığı anlamlan şu şekilde gruplandırmak mümkündür:

l.Ceza, mükafat, hüküm, hesap:

2.İtaat, taat teslimiyet, hizmet, ibadet:,

3.Üstün gelme, hakimiyet, zelil kılma, zorlama,

4. Adet, yol, kanun, şeriat, millet, mezhep.

Kur'an'da din kelimesi yukarıdaki anlamları ifade ettiği gibi yer yer bu dört grup anlamın tamamını içinde bulunduran bir nizamı da belirtir. Bu nizamı belirtmek ve diğer din kelimelerinden ayırmak üzere Kur'an'da dînu'1-hak, dînen kayyimen, dînullah gibi deyimler kullanılır.

İslâm Kelamcılarına göre din, akıl sahibi şuurlu insanları, kendi irade ve arzularıyla hayırlı olan şeylere sevkeden ilâhî bir kanundur.  Burada önemli olan, dinin Allah tarafından konulan ve peygamberlerin vahiy ve ilhama day­anarak tebliğ ettikleri ilahi kurallar; inanç ve ibadet sistemi olmasıdır. Tabi bu tarif İslâm dini için geçerlidir. Diğer din­lerde bazı farklar olabilir. Daha doğrusu bu tanımlama yahudilik ve Hıristiyanlık gibi kitaplı dinleri, yani Allah tarından gönderilen peygamberler yoluyla insanlara ulaştırılmış dinleri içerir.

Dinler tarihinde "din" olarak anlatılan inanç ve düşünceler için ayrı bir tarif yapmak gerekir. Genel olarak din, bir şeye inanma, ona bağlanma, onu sevme ve ona saygı duyma diye tanımlanabilir.

 

 

İSLAM'DAN ÖNCE İNSANLARIN İNANÇLARI

 

ORTA VE GÜNEY AMERİKA DİNLERİ

a) AZTEKLERIN DİNİ:

Orta Amerika'da yaşayan Aztekler'deki yaratılış des­tanına göre insan sadece güneş ilahının kuvevetini tazele­mek için yaratılmıştır. Tezcatlipoca (tezkatlipoka) adı verilen ve öldürücü güneş horazhimi temsil eden bu ilah eğer ken­disine insan kurban edilmezse zayıflar, kuvvveti azalır ve dünyaya bereket vermez.  Güneş ilahının insan yüreği ile beslendiğine inanılır ve her sene onun şerefine çok sayıda insan kurban edelirdi. Ayanca Huitzilopochtli adında bir de harp ilahları vardı ki şerefine binlerce insan öldürülmüştür.

Azteklerde ibadetin büyük bir kısmı zühd, takva ve ağır riyazattan ibaretti. Asıl ibadet ise insan kurbanı idi.

 

b) İNKALARIN DİNİ:

Peru'da medeniyet kurmuş olan İnka'lar, her yerde bulunan güneş ilahına tapınmışlardır. Tabiatüstü varlıklara hürmet edilmekte, senede bir çok bayram yapılmaktadır.

Ancak insan kurbanlarına nadiren rastlanmıştır. Ruh inancı vardır çünkü ölen İnka'nın cesedi mumyalanmakta idi.

 

c) MAYALARIN DİNİ:

Maya Milleti ibadetlerinde Aztekler kadar kan dökmemiştir.

Maya dini hakkında temel bilgi kaynağımız olan Popol Vuh adlı kitapta anlatıldığına göre en önemli ilah güneş tanrı olan Kin'dir. O bütün evrenin idarecisidir. Diğer önemli bir ilah Tanrıça pozisyonundaki aydır. Ay ile özdeşleştirilen bu tanrıça bcchel adını alır ve güneş tanrısının eşi olarak kabul edilir. Oldukça törenci bir din olan Maya dininde insan kur­banı diğer Amerika dinlerinde olduğu gibi temel kurbandır.

Görüldüğü gibi Mayalar ve Aztekler'de Tanrı ve ahiret inancı vardır.  Özellikle Cennet ve Cehennem yani âhiret inancı semavî dinlerde vardır. Semavî dinler ise peygamberlerin getirdiği dinlerdir.

Bu itibarla Mayalar'a ve Aztekler'e peygamber gelmiş olabilir. Çünkü Kur'an'da "Biz seni müjdeleyeci ve uyarıcı olarak hak din İslam ile gönderdik. Çünkü her millete mutlaka bir uyarıcı (peygamber) gelmiştir " (Fâtır(35):24).

"Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur. Kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü üslenmez,. Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap edecek değiliz " (İsrâ(17):15).

 

2. ESKİ MEZEPOTAMYA DİNLERİ SÜMER-ASUR-BABİLON

Eski Mezepotamya'da ilk medeniyet çivi yazısının mucitleri olan Asya kökenli Sümerlere aittir. M.O ikibinden itibaren ortaya çıkmaya başlayan Sümer kültüründe dinin ol­dukça önemli bir yeri vardı. Dini inançları büyük oranda Kozmolojilerinde ortaya çıkar. Sümerler evreni iki ana kısma ayırmışlardı: Gök (an) ve Yer (ki). Yeryüzü etrafı ve üzeri sularla kaplı düz bir tepsi şeklindeydi. Evren, başlangıçta varolan bir "ilk su"dan yaratılmıştı. Bununla birlikte bu yaratılış exnihilo (yoktan yaratılış) şeklinde ol­mayıp,  sonsuzdan beri gelen bir ilk maddenin (su) düzenlenişi şeklinde düşünülmelidir. Güneş, ay, yıldızlar gökyüzüne asılı olarak bulunan küçük gök cisimleridir ve hepsi de bir ilâh pozisyonundadır.

En gözde tanrıları Anu (Gök tanrısı), Enlil (rüzgârların ilâhı) Enki (Yeraltı ilâhı) dir. Enki'nin bir başka adı da Ea'dır. Ea bir anlamda tüm evrenin düzenlenişini sağlayan bilgilerin de tanrısıdır. Cennet ve cehennem inançları net olmasa bile bu kavramların onlar arasında yaygın olduğu bi­linmektedir. Sümerlilere göre cennet, ölümden sonra ruhların gittiği Dilmun adında bir adadır. Bu hayali adada hastalık, sıkıntı ve ölüm yoktur. Cehennem konusundaki tasvirler ise azdır.

Sümerlerden bize çok sayıda efsane kalmıştır. Bu ef­sanelerin ortak özelliği insanın Ölümlü ve çaresiz olduğunu vurgulamalarıdır. Tüm sümer efsaneleri insanın ölümlü oluşu konusunda yoğunlaşır. En bildik Sümer efsanesi Tu-fan efsanesidir. Bu efsanede Gılgamış adında bir kahra­manın bir gemi yaparak yeryüzünü saran tufandan nasıl kurtulduğu anlatılmaktadır. İnsanın bu hayatta asla ölümsüz olamayacağı Gılgamış hikâyesinin ana konusudur.

M.Ö. ikibinde Sümer krallığına son veren Semitik kökenli Akkadlar Mezepotamya'da egemenliği ele geçirdiler. Kendi lokal ilahlarını ve kozmolojik inançlarını sürdürdülerse de çoğunlukla Sümer inançlarını benimsediler. Asur ve Babilonyalılar da Akkadların soyundan gelen milletler olarak aynı geleneği sürdürdüler. Bununla birlikte Semilikte halkların kendilerine ait dini inançları da mevcuttu. Önce Akkadlarca sonra Asur Babilonyalılarca kabul edilen tanrı Marduk Semitik kökenlidir. Bir anlamda bereket ilahı olan Marduk adına düzenlenmiş çok sayıda ritüel vardı. Ayrıca Sâmî lerin Enuma Eliş adı verilen kozmolojik konulan içeren mitosları da önemlidir.

Eski Mezopotamyalıların dini inançlarında dikkati çeken nokta, kainatın sudan yaratılmış olduğu düşüncesidir ki, bu düşünce Kur'an'da su ile ilgili âyetlere paralellik arzeder.

"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda ver­en şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandıran suda, yeryüzünde her türlü canlıyı yaymasında, rüzgârları, yer ile gök arasında emre hazır bekleyen hdutları yönlendir­mesinde, düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve bir­liğini isbatlayan)birçokdeliller vardır." (ei-Bakara2/164).

"Allah her canlıyı sudan yarattı, işte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür. Kimi iki ayağı üstünde yürür. Kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir" (ci-Nûr24/45).

"Göklerle yer bitişik bir halde iken bizim onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı nesneyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi inkar edenler? Buna rağmen yine de onlar acaba inanmazlar mı?" (Enbiya 21/30).

 

3.  ESKİ MISIR

M.Ö. dörtbinden itibaren ortaya çıkan Mısır kültüründe din oldukça önemli bir rol oynamıştır. Mısır panteonu (Mısır Tanrılar Topluluğu) içerisinde en önemli olan Helio-polis'tekidir. Heliopolis panteonuna göre ilk yaratıcı tanrı bazen Re olarak da geçen Güneş tanrısı Atum'dur, Atum, Nun denilen bir Kaotik sıvıdan doğmuştur. Dolayısıyla Mısır dininde de maddenin kendisi tanrıların doğuşundan öncedir. Eski Mısır'da ölümden sonraya dair ciddi bir inanç vardı. Ölümden sonraki işlerle ilgili tanrı Osiris'tir. İnsanlar Orisis'in elindeki terazide tartılacak, iyiliği ağır ba­sanlar cennete, kötülüğü ağır basanlarsa cehennenrne gidecektir. Mısır piramitlerinin fonksiyonu tam bilimmemekle birlikte, herhalde abidevî mezar niteliğindeydiler. M.Ö. 14. yüzyılda başa geçen khanaton Mısır dinindeki çok tanrıcılığa başkaldırmış ve tek tanrıcı bir din kurmuştur. Bu dinin tanrısı Aton adıyla anılıyordu. Fakat Akneton'un ölümünden sonra bu din kaybolmuştur.

Mısır kozmolojisine göre, evren gök (Nut) ve yeryüzünün (Geb) birleşmesinden oluşmaktadır. Gözle görülen bu âlemin dışında bulunan öte dünya ise (imht) gökte bir yerlerde bulunur. İyilerin gideceği gök âlemi cennet benzeri bir mekandır. Kötülerin gideceği kısım ise son­suza kadar sürecek ızdırap doludur.

Burada dikkati çeken husus, tanrı inancı, kaotik sıvı, cennet ve cehennem inancıdır ki bunlardan bazısı İslâm'ın esaslarına yakındır.

............

 

Eserin tamamı 64 sayfadır. İlk 9 sayfa yukarıda verilmiştir.

 

 

Benzer Konular

ÇAĞIMIZIN AHLAK BUNALIMI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

24-26 Nisan 2009 / İstanbul Topkapı-Eresin Hotel'de İslami İlimler Araştırma Vakfı tarafından gerçekleştirilen Çağımızın Ahlâk Bunalımı ve Çözüm Arayışları konulu Milletlerarası Tartışmalı İlmî Toplantı açılış konuşmasının Türkçe ve İngilizce metinlerinin tamamı için TIKLAYLINIZ.

HARAM KAZANÇ

Deriz ki, haram mal veya haramlardan gelen bir kazançla kurban kesilir. Zira kurban bir hayırdır, bir sadakadır. Bu konuda genel kaide, haram yerden elde edilen mal vs. mümkünse sahibine iade edilir. Şayet sahibi bilinmiyorsa sadaka olarak verilir. Devlete intikal ederse o da sadaka sayılır. Zira devlet amme hizmeti görmektedir. Haram karışan veya haram şüphesi taşıyan mallardan şüphe edilen miktarın hayra verilmesiyle o mal temizlenmiş olur. Verilmemiş zekâtlar da ana sermaye içinde haram mal gibidir. Zira zekât miktarı kadar mal başkasına aittir.

İBADET ve MÜESSESE OLARAK ZEKAT

Giriş, Zekat ve sadakanın manası, fakirlik problemi, zekatın tarihçesi, zekatın dindeki yeri, müessese olarak zekat, Zekat mükellefleri, zekata tabi mallar, zekatı farz olan malın şartları, Zekata tabi mallar, Zekatın sarf yerleri ve teslim usulü, Zekatın toplanması ve dağıtımı Fert ve cemiyet hayatında zekatın yeri ve önemi, Fıtır sadakası ve zekatın dışındaki mali mükellefiyetler bu eserde ele alınmıştır.