"el-Vucûh ve'n-Nazâir"

15 Agustos 2006

ÖNSÖZ

 

II. Hicrî I VIII, Milâdî asırda Kur'ânî ilimlerde eser vermiş belli başlı âlimlerden biri olan Mukâtil b. Süleyman al-Azdî, al-Balhî (öl. 1501 767), daha sonraki asırlarda tesirleri devam eden mühim bir âlim olmasına rağmen bugüne kadar ne eserleri ne de şahsiyyeti ciddî bir tetkike konu olmuştur. Bu arada zikredilebilecek tek yazı, Plessner'in İslâm Ansiklopedisi'ndeki makalesidir ki, çok kısadır (*).

Bu çalışma, hakkında birbirinden çok uzak fikirlere, büyük takdirler yanında acı tenkidlere tesadüf edilen, hayatı ve inanışlarına dâir münâkaşa konusu bazı noktalar bir tarafa, bilhassa eserlerinin verdiği kanaata göre tefsir ilminde büyük bir âlim olduğu anlaşılan Mukâtil b. Süleyman'ın hayatı ve şahsiyeti hakkında bilgi vermek, buna ilaveten, el-Vucûh ve'n-Nazâir'inin ten-kidli bir metnim sunmak için hazırlanmıştır.

Çalışma, görüldüğü gibi iki kısımdan oluşmaktadır Birinci kısımda, Hal Tercemesine dâir eserlerde ve bibliyografik kaynaklarda mevcut pek az malzemeye dayanılarak müellifin hayatı, şahsiyeti ve eserleri hakkında bilgi verilmiş, bu arada bilhassa "el-Vucûh ve'n-Nazâir'i" üzerinde durularak, bu konuda yazılmış eserlerin tarihçesi çizilmeğe ve bunlar arasında Mukâtil'in eserinin yeri belirtilmeğe çalışılmış, ayrıca bu alanda yazılmış eserlerden bugün mevcut olan biri ile; yani ed-Dâmagânî'nin aynı adlı eseri ile mukayesesi yapılmıştır. İkinci kısım ise el-Vucûh ve'n-Nazâir'in hâlen bilinen iki nüshasına dayanılarak hazırlanan tenkidli metne ayrılmıştır. Ayrıca istifadeyi kolaylaştırmak için eserde açıklanan kelimelerin alfabetik bir indeksi ile pek bilinmeyen adlarla geçen sûrelerin de bir listesi konmuştur. Metnin hazırlanmasında yukarıda kaydedilen hususlar göz önünde bulundurulmuş, birbirine tercih edilemeyen iki nüsha, üstün görülen tarafları ile yer yer esas tutularak müellifin kaleminden çıkmış olan şekle imkân nisbetinde yaklaşılmağa çalışûmışttr.

Bu çalışmalarda bize ışık tutan hocalarım Sayın Prof Dr, Ahmet Ateş, Prof. Dr. Tahsin Yazıcı ve Prof Dr. Nihat Çetin'e minnet ve şükranlarımı sunarım.

 

(*) Bir de Yüksek İslâm Enstitüsü Öğrencilerinden irfan Yücel'in hazırladığı tefsir ödevi vardır. Bu ödev ist. Yük. islâm Enstitüsü İlahiyat Fakültesi kütüphanesindedir.

 

MUKÂTİL b. SÜLEYMAN'IN HAYATI, ŞAHSİYETİ ve ESERLERİ

 

HAYATI

 

Adı, Mukâtil b. Süleyman b. Başîr, nisbeleri, al-Azdî, al-Horasânî, al-Balhî, al-Marvazf dır. Künyesi Abû'l-Hasan'dir. Bazı müellifler ondan Mukâtil b. Cuvaldûz veya Duvaldûz diye de bahsederler. İbn-Hacar bunun, babası Sü­leyman'dan başka bir kimse olmayıp, babasının lakabı olduğunu isbat eder W.

Mukâtil'in hayatı hakkında bilgimiz azdır. Zira bize kadar gelen rivayetler pek az ve mahduttur. Tabakât ve Hal Tercemesi kitaplarını ittifakla zikrettiklerine göre Mukâtil, Horasan'ın Balh şehrinde doğmuştur. Doğduğu tarih bilinmemektedir. Sgrrja-Marv'e, oradan Irak'a gelmiş, bu memleketlerde tahsilini ikmal ettikten sonra Basra'da ve Bağdâd'da tedrîs ve rivayetle meşgul olmuştur (2). Kendisinin, Banî Asad'in mevlâlarmdan olduğu söylenir. Marv'e geldiğinde Abû 'Isma Muhammed b. Meryem'in annesi ile evlenmiştir (3).

Mukâtil, çok dedikodulu bir hayat sürmüştür. Abbâsilerin ikinci halifesi Abû Ca'far al-Mansûr ile yakın alakası olduğunu bildiren bazı rivayetler vardır. Bu rivayetlerin, onun şahsiyyetinin ve hayatının bazı taraflarını aydınlatacağından burada nakledilmesi faydalı olacaktır.

 

(1)  Bk. Ibn, Hacar, Lisân al- Mizan VI, 82;

(2)  Ayn. Mil. Tahzîb al-Tahzîb, x, 282; al-Hatîb al-Bağdâdî, Târih Bağdâd, XIII, 163; IbnHallikân, Vafayât, IV, 341-342.

(3)  Tahzîb, X, 280, 281; Târih Bağdâd, XIII, 169.

 

İbn Hallikân'ın naklettiğine göre; Abû Ca'far al-Mansûr bir gün otururken, üzerine bir sinek konar. Kovaladıkça tekrar gelip yüzüne konmakta ısrar eden sinek Mansûr'u rahatsız eder. Bunun üzerine Mansûr, kapıda kim var bakınız der. Mukâtil b. Süleyman'ın olduğu söylenince, "onu bana getirin" der. içeri girmesine izin verilir. Mukâtil girince Mansûr ona "Allahü Teâlâ sineği niçin yaratmış biliyor musun?" diye sorar. Mukâtil "Evet, zâlim ve müstebitleri izlâl etmek için" der. Mansûr hiç sesini çıkarmaz.

İbrahim al-Harbî der ki: Bir gün Mukâtil oturdu ve "Arş'tan başka ne varsa bana sorun" dedi. Bir adam, "Âdem hac edince başım kim traş etti" dedi. Mukâtil, "Bu sizin sorabileceğiniz bir şey değil, fakat kendimi beğenmemden dolayı Allah beni imtihan etmek istedi ve sana bu suâli sordurdu." dedi.

Sufyân îbn 'Uyayna'dan gelen bir rivayete göre; bir gün Mukâtil "Arş'tan başka ne varsa bana sorun" dedi. Birisi ona "Ey Abû'l-Hasan, acaba karıncanın sindirim organları Önünde mi arkasında mı?" dedi. Mukâtil durdu, ne söyleyeceğini bilemedi. Bunun üzerine Sufyân "Zannederim ki, bu onu imtihana çeken bir belâ idi" dedi (4).

İbn-Hacar'in rivayetine göre; Abû 'îmran şöyle anlatmaktadır: "Bir gün Mansûr'un veli ahdi bulunan al-Mahdî ile ava çıktık. Elimizdeki av doğanı bir şey gördü, oraya gözünü dikti. Bunun üzerine Mahdî bana, doğanı sal dedi. Saldım. Gözden kayboldu. Mahdî o gün ve o gect yerinden ayrılmadan doğanı bekledi. Doğan gelmedi, ertesi sabah adamlar gönderip doğanı arattı. Tam o sırada ufukta bir karaltı belirdi, nihayet doğan geldi. Bir de ne görelim, doğanın pençesinde iki kanatlı beyaz bir yılan var. Mahdî yılam alıp Mansûr'a götürdü. Mansûr buna son derece hayret etti, sonra bana Mukâtil'i getirin dedi. Mukâtil getirildi. Mansur, bu göklerde ne çeşit hayvanlar yaşar, diye sordu. Mukâtil, bu göklerde yaşayan en yakın hayvan kanatlı yılanlardır. Onlar kuyruklarına yumurtlarlar. Av doğanları onlardan bazısını avlayabilir, dedi. Mansûr, Mukâtil'inbu geniş bilgisinden dolayı hayrete düştü.. (5

Mukâtil 150 Hicrî'de Basra'da vefat etmiştir (6).

(4)     Vafayât, IV. 341-342; Târih Bağdât, L XIII, 160;

(5)     Tahzîb,X, 284-285;

(6)     îbn al-Asır, al-Kâmil, V, 30; Îbn Hacar, ayn. esr.. X, 279; îbn 'Imâd, Şazarât1,127; Vafayât,IV, 343; Târih Bağdâd, XIII, 169; al-'Aynî, 'Ikd al-Cumân X, 414; İsmail Paşa, Hadiyyatal-'ArffinIl,470;

 

İLMÎ ŞAHSİYETİ

Mukâtil b. Süleyman ikinci tabaka müfessirlerindendir. Eserleri bize kadar gelen ilk müfessirlerden sayılır. Mukâtil, en büyük şöhretini Kur'an ilimlerinde, özellikle tefsirde yapmıştır. Bu sahadaki kudretini o derece kabul ettirmiştir ki, Îmam-Şâfi'î, insanlar üç kişinin "IyâPidir; Tefsirde Mukâtil'in, şiirde, Zuhayr b. Abu Sulmâ'nın ve kelâmda Abû Hanîfe'nin" demiştir O7).. (Iyâl; ayyil'in çoğuludur. Bir kimsenin bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertleri mânâsına gelir).

Ibn 'Abbâs (öl. 68h.)'tan gelen rivayet yollarının beşincisi O'na ulaşır. Kur'ân ilimleri arasında ve tefsirde mühim bir yeri olan el-Vucûh ve'n-Nazâir konusunda ilk eseri yazan Mukâtil'dir. Hadîs ve rivayet ilimlerinde bir değeri yoktur. Senetleri hıfzetmediği, uydurma senetlerle hadîs rivayet ettiği, camilerde hikâyeler anlattığı söylenir (8)...

 

Mukâtil'in Kendilerinden Rivayet Ettiği Kimseler (Şeyhleri):

Tabakât ve hal tercemesi kitapları, Mukâtil'in kendilerinden rivayette bulunduğu kimseleri tam olarak saymamakta, umumiyetle bir kaç isim saydıktan sonra "ve diğerleri" demekle iktifa etmektedirler. Bununla beraber kaynaklarda bazan farklı isimler verildiğinden, bunlar bir dereceye kadar birbirini tamamlamaktadırlar. Bunlar arasında en çok isim bildiren İbn Hacar 12 tanesinin adını saymıştır (9X Diğer kaynaklar, bu 12'nin dışında başka isimler de bildiriyorlar.

Mukâtil'in tefsirinin başında yer alan ve râvîler tarafından sonradan ilâve edildiği anlaşılan bir yazıda, 12'si tâbi'în'den olmak üzere Mukâtü'in tefsirini, 30 kimseden rivayet ederek meydana getirdiği yazılmaktadır. Eserin râvîlerinden 'Abd al-Hâlik b. Al-Hasan, bu 30 ismin tamamını, babasından rivayet eden 'Ubayd Allah'ın kitabının zahriyesinde gördüğünü söylemektedir (10)...

(7)  îbn Hacar, Tahzîb, x, 279; Târih Bağdâd, XIII, 161; Vafayât, IV, 341; Şazarât, V, 127.

(8)  Ibn Hacar, ayn eser. 5C 280: Târih Bağdâd XIIL 164.

(9)  Tahzîb, X? 279.

(10) Mukâtil, Tefsir, Topkapı Sarayı ktb. Amânet Hazinesi, nr: 565.1 b - 2 a.

 

Mukâtil'in tefsirinin başında zikredilen ve ilk 12'si tâbi'înden olan bu râvîler, kitaptaki sırası ile şunlardır:

1- 'Atâ b. AbîRabah (öl 144 H.) W

2- al-Zahhak b. Muzâhim (öl 105 H.) (12>

3- Nâfi' Mavlâ İbn 'Ornat (öl 117 H.) <13>            4-Aba'l-Zubayr<14>         5-îbnŞihâbal-Zuhrî<15)

6- Muhammed b. Şîrîn (öl 110 H.) <16) 7-îbnAbîMulayka<17)

8- Şahr b. Havsab

9-    'İkrimaAbû AbdAllahal-Hâşimî(öl 107H.)

10-           'Atıyya b. Sa'îd al-Kûft (öl 111 H.) <18>         11-Abû İshâk aUŞabi'î <19)

12- Muhammad b. Ali b. al-Husayn

13- Katada b. Da'âma (öl 118 H.)

14- Sulayman b. Mihrân al-A'maş (öl 148 H.)

15- Hammad b. Abû Sulayman       16-hmâ'ilb.AbûHâlid

 

17- İbn Tavus al-Yamânt

18- 'Abd al-Karîm

19- 'Abd al-Kuddûs Sahih al-Hasan.       20-AbûRavk

 

21- İbn Abû Nucayh,

22- Lays b. Salim.         23-Ayyûb.

24- 'Omar b. Dinar. 25-Dâvûdb.AbûHind

(H)Tahzîb, X, 279; VafayâL W, 341; 'Aynî, İkd al-Cumân, X, 414.

(12) Târih Bağdâd, XIII, 160; Vafayât, IV, 341; Tahzîb, X, 279; 'ikd al-Cumân, X, 141; Bil­men, II, 124.

(13-14-15-16-17-18-19) Tahzıb, X, 279.

 

 

26- al-Kâsim b. Muhammed 27-'Amrb.Şu'ayb<20)

28- al-Hakam b. Vbayda

29- Hişâm b. Hassan.

30- Sufyân al-Savrî (öl. 161H.) <21>

Mukâtil'in tefsirinin başındaki listede olmadığı halde, onun kendilerinden rivayet ettiği başka yerlerde kaydolunan birkaç isim daha vardır ki, onlar da şunlardır:

Mucâhid b. Cabr (öl. 100 H.) (22>

Sa'îdal-Makburî<23)

Sabit al-Banânî(24)

Zayd b. Aslam (öl. 136 H.) <25)

Bunlar Mukâtil'in hocaları olup kendilerinden rivayette bulunduğu kimselerdir. Görüldüğü gibi bunların arasında meşhur ve mevsuk kimseler de vardır. Fakat Mukâtil'in bunlardan rivayette bulunduğunu söyleyenler kendisi değil başkalarıdır. Bu sebeple söylenenlerin doğruluğu hakkında bir şey söylemek güçtür.

Mukâtil'den Rivayette Bulunanlar da Şunlardır: 1-Bakı'b. Valîd al-Hunst

2-  Sa'd b. al-Salt

3-  İsmâ'il b. 'Ayyaş.4-Haramîb. 'Amâra.5- Hammad b. Kîrâî.

(20)Tahzîb,X,279.

(21)  Abû Muhammad'ten gelen bir rivayete göre. Mufcâtil çok yaşamış, böylece büyüktenküçükten rivayet etmiştir (Tefsiri'l-Mukâtil).

(22)  Târih Bağdâd, XIIL 160; Tahzîb, X, 279; IV, 341; 'Ikd al-Cumân, X, 414.

(23)  Târih Bağdâd, XIII, 160.

(24)  Tahzîb, X, 279.

(25)  Aynı eser. Bilmen, II, 124.

 

 

6- Yahya b. Şibl.

7-    'Abdal-Samadal-Vâris.

8- Şahaba b. Sivâr <26)...

9- Alî b. al-Ca'd (öl 230 H.) <27>

 

10-    Hamza b. Ziyâd al-Tüsî <28>

11-    Hammad b. Muhammad al-Fizârî t29)12-Abû al-Cunaydal'Zarîr (30>

13- 'Abd al-Razzak b. Husâm al-Sa'ânt

Bunlar, hal tercemesi ve tabakât kitablannda Mukâtil'den rivayet ettikleri söylenen kimselerdir.

 

MEZHEBİ

 

 

Mukâtil'in akide bakımından mezhebini yazarken, onun yaşadığı asırda mevcut fikrî temayülleri kısaca ele almamız gerekiyor. Zira ferdin çevresindeki fikrî hareketlerin, onun şahsiyetinin yapısında ve akidesinin teşekkülünde mühim te'sirler yapacağı muhakkaktır. Mukâtil'in yaşadığı devirde fıkhı mezhebler henüz teessüs etmediği için, onun amelde mezhebi, selefî olmak lâzım gelir. Bunun için mezhebi deyince, onun itikattaki mezhebi murad edilmiştir.

Mukâtil Horasan'da doğdu, fakat o ilmî hayatını Irak ve havalisinde geçirdi ve nihayet Basra'da hayata gözlerini yumdu. Onun yaşadığı devirde Irak'ta Arap, iranlı, Türk, Yahudi vb. çeşitli unsurlar yaşamakta idi. Böyle karışık unsurların yaşadığı bir cemiyette içtimaî hayatın yeknesak olmayıp birbirinden farklı belirtileri olacağı muhakkaktır. Kaldı ki, o devirde Irak'ta birçok fırkalar da zuhur etmiştir. Birçok kolları ile Şîa, Mu'tezile, Cehmiyye, Kaderiyye, Mürcie vb. fırkalar hep buralarda zuhur etmiştir. Bu bölgeyi tarihî bakımdan ele alırsak çok eskiden beri bir çok dinlerin ve mezheplerin adetâ beşiği olmuştur…

(26) Tahzîb, X, 270; Târih Bağdâd, XIII, 160;

(27) Vafayât, IV, 341; 'Ikd al-Cumân, X, 414; Târih Bağdâd, XIII, 160; Tahzîb, X, 279.

(28) Târih Bağdâd, XIII, 160.

(29) Ayn eser. XIII, 160.

(30) Ayn eser. XIII, 160.

 

 

.............................

Eserin tamamı 228 sayfadır. Burada ilk 14 sayfa verilmiştir. 192 sayfası Arapça'dır.

 

Benzer Konular

ÇAĞIMIZIN AHLAK BUNALIMI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

24-26 Nisan 2009 / İstanbul Topkapı-Eresin Hotel'de İslami İlimler Araştırma Vakfı tarafından gerçekleştirilen Çağımızın Ahlâk Bunalımı ve Çözüm Arayışları konulu Milletlerarası Tartışmalı İlmî Toplantı açılış konuşmasının Türkçe ve İngilizce metinlerinin tamamı için TIKLAYLINIZ.

HARAM KAZANÇ

Deriz ki, haram mal veya haramlardan gelen bir kazançla kurban kesilir. Zira kurban bir hayırdır, bir sadakadır. Bu konuda genel kaide, haram yerden elde edilen mal vs. mümkünse sahibine iade edilir. Şayet sahibi bilinmiyorsa sadaka olarak verilir. Devlete intikal ederse o da sadaka sayılır. Zira devlet amme hizmeti görmektedir. Haram karışan veya haram şüphesi taşıyan mallardan şüphe edilen miktarın hayra verilmesiyle o mal temizlenmiş olur. Verilmemiş zekâtlar da ana sermaye içinde haram mal gibidir. Zira zekât miktarı kadar mal başkasına aittir.

İBADET ve MÜESSESE OLARAK ZEKAT

Giriş, Zekat ve sadakanın manası, fakirlik problemi, zekatın tarihçesi, zekatın dindeki yeri, müessese olarak zekat, Zekat mükellefleri, zekata tabi mallar, zekatı farz olan malın şartları, Zekata tabi mallar, Zekatın sarf yerleri ve teslim usulü, Zekatın toplanması ve dağıtımı Fert ve cemiyet hayatında zekatın yeri ve önemi, Fıtır sadakası ve zekatın dışındaki mali mükellefiyetler bu eserde ele alınmıştır.