ZEKATIN NEMALANDIRILMASI

31 Temmuz 2006

ZEKATIN NEMALANDIRILMASI

Tevbe Suresi'nin 6O.ncı ayetinde zekâtın verileceği yerler 8 sınıf olarak belirlenmiştir...

1-     Fakirler

2-     Miskinler

3-     Zekât toplayan memurlar

4-     Kalpleri İslâm'a ısındırılacak kimseler

5-     Köle azadı

6-     Borca dalmışlar

7-     Allah yolunda cihad edenler

8-     Yolda kalmışlar veya yolcular.

Bu sekiz kısım sarf yerini yüzdeye vurduğumuz zaman her sınıfa % 12,5 düşer. Bu itibarla zekattan fakir ve miskinin hakkı % 25'tir. Geri kalan % 75, ayette gösterilen yerlere veya bugün mevcut olanlara harcanır.

Bugün müslümanların elinde ihtiyaç anında harcanacak bir fonları yani hazır paraları yoktur. Bu durum müslümanların birçok konuda başarısız olmasına da sebep olmaktadır.

Bir taraftan zekatın fakirler ve miskinler dışındaki sarf yerlerini, diğer taraftan zaman zaman ortaya çıkan müslümanların yeni acil ihtiyaçlarını gözönünde tutarak, zekat paralarından bir miktarını bir fonda toplayıp nemalandırmak gerekmektedir. Böyle bir uygulamanın yapılmasına şer'î bir mani yoktur. Hatta Hz. Ömer zamanında bir kısım zekât malları hemen sarfedilmeyip nemalandırılmıştır. Diğer husus da dinde "zekat nemalandırılmaz" şeklinde bir buyruk ya da hüküm yoktur. "Fakirin hakkı hemen verilmelidir" düşüncesine gelince biz zaten bunu düşünerek tahakkuk eden zekatın yüzde yirmibeş'ini nema dışı tutuyoruz. Geri kalan yüzde yetmişbeş'in de belli bir kısmının nemalandırılmasını öneriyoruz...

UYGULAMA

Zekât fonunda toplanan paralar, ehil bir heyet adına, üç imza ile, bankada bir hesaba yatırılır. Bu paralar, uygun yollarla nemalandırılır. Bu üç kişilik heyet, bu paranın nasıl nemalandırılacağı ve nasıl sarfedileceği hususunda tam yetkilidir. Ancak yurdışına harcama yapılması gerekince bu heyet tanınmış ilim adamlarıdan münasip gördüğü iki kişiyi, iş adamlarından iki kişiyi, bürokratlardan iki kişiyi ve bulunduğu şehrin müftüsünü (toplam 7 kişi ) toplantıya çağınr. Bu on kişilik heyetin ekseriyetle vereceği karara göre, harcama yapılır...

Örnek: Diyelim ki, elde toplanmış 100.000.000.000 TL veya bunun, tutan kadar döviz olarak birikmiş zekât parası var. Meselâ Türkiye'de veya herhangi bir îslâm ülkesinde önemli bir ihtiyaç ortaya çıktı. (Savaş, zelzele, sel, hastalık, açlık vesaire gibi) işte bu durumda heyet, beliren bu ihtiyaca ne kadar harcama yapılacağını kararlaştırır. Bu fondan umumun hizmetine ait plan, proje, araştırma, geliştirme, iş sahası açma gibi konulara da harcanılabilir..

Bu teklife sıcak bakan zekât mükellefleri, vermekte oldukları zekâtlarının bir miktarını bu fona yatırırlar. Böylece yeni bir İslâmî faaliyete yardımcı olurlar.

Üç kişilik heyet, bu fona ilk olarak katılan üç kişiden oluşur. Bu üç kişi dilerse heyete yeni üyeler alır. Heyetin sayısı yediyi geçmemelidir. Fona para yatıran herkesin ismi muhafaza edilir ve gerektiğinde onlara bilgi verilir. Bu şekilde çalışacak fon heyeti her şehirde, kasabada ve büyük şehirlerin birkaç yerinde kurulabilir. İleride bu heyetler aralannda bir birlik de oluşturabilirler. Bu bir avam projedir. İleride bu proje geliştirilebilir...

*

Benzer Konular

TÜRKİYE’DE SÜRÜP GİDEN İDEOLOJİK TARTIŞMALAR

Türkiye’de Demokrasi, Cumhuriyet, Laiklik ve Atatürkçülük üzerinde yapılan tartışmalar aslında “karaltıya taş atmak” veya “olmayan bir şeyi hayal ederek var sanmak” gibi oldukça gülünç ve hatta ilkel bir davranış biçimidir. Bir başka ifade ile “Belli bir inancı veya hayat anlayışını benimseyip, herkesin kendisi gibi düşünüp yaşamasını istemektir” ki her iki davranış biçimi hem zararlıdır ve hem de özellikle yaşadığımız asrın demokrasi, insan hakları, din ve vicdan hürriyeti gibi ana prensiplerine aykırıdır. Fakat ne yazık ki bunlar 21. Yüzyıl Türkiye’sinde fiilen yaşanmaktadır.

ZEKÂT KİMLERE VERİLEBİLİR?

ZEKÂT NERELERE VERİLEBİLİR? Zekâtın nerelere verileceği Tevbe Sûresi’nin 60. ayetinde şöyle anlatılır: Zekâtlar Allah’ın emrettiği bir farz olarak; 1. Yoksullara, 2. Düşkünlere, 3. Zekât toplayan memurlara, 4. Gönülleri İslâm’a ısındırılması düşünülen kimselere, 5. Esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyen esirlere ve kölelere, 6. Borcuna karşılık malı olmayan borçlulara, 7. Allah yolunda çalışanlara(cihd edenlere), 8. Parasız kalmış yolculara verilir.

KUR’AN’IN MUHTEVASI

Kur’ân, tüm kâinattan bahseder. Bu itibarla Kur’ân’ın mevzuuna göre tarifi şöyledir: Kur’ân, kâinatın geçmişini, şimdiki halini ve geleceğini anlatan bir kitaptır.