Hukuki, İktisadi ve Sosyal Yönden İşçi Sağlığı Ye İş Güvenliği toplantı açış konuşması

17 Temmuz 2006

AÇIŞ KONUŞMASI

23.10.  1993

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Değerli Konuklar!

 

 

 

 

 

 

 

 

İSAVın tertiplediği "Hukuki, İktisadi ve Sosyal Yönden İşçi Sağlığı Ye İş Güvenliğî" konulu tartışmalı ilmî toplantıya hoş geldiniz.

 

 

 

 

 

 

1970 Yılında ilmî araştırmalar yapmak ve araştırıcı âlimler yetiştirmek gayesiyle kurulan İSAV, bugüne kadar 20 civarında ilmî toplantı yapmış ve banları yayınlamıştır. Bilindiği üzere milletlerin ve ülkelerin kalkınmaları -e yükselmeleri ancak ilim ve teknoloji ile mümkün olmaktadır. Bu da ilmî araştırma yolundan gerçekleşir. İlmî araştırman çok iyi yetişmiş ilim ademleri yapar. Bu itibarla her konuda yapılacak ilmî araştırmaların hem devlet hem de özel kesim ve şahıslar tarafından desteklenmesi ve teşvik edilmesi şarttır, özellikle Devlet yetkililerine sesleniyorum: Oyun, eğlence ve sanat etkinlikleri kadar ilmî araştırmaların da teşvik edilmesi gerekir, Kaldı ki oyun, eğlence ve sanata yapılan yatırımlar tüketime yöneliktir. İlmî araştırmalar ise üretime yönelik yatırımlardır. Tükettiği kadar üretmeyen toplumlar zamanla geri kalırlar, üretimde en önemli cihet verimliliktir. Verimlilik ise çalışanların sağlık ve güvenliğine bağlıdır,

 

 

İnsanların yarınlara güvenle bakabilmeleri, bugünkü yaşamlarında güven ve mutluluk içinde olmalarına bağlıdır. Diğer bir deyişle , insan mutluluğunun temelinde hâlinden memnun olmak yatmaktadır. İnsan hangi dinden yahut görüşten olursa olsun, ihmâl edilemeyecek bir varlıktır ve yeryüzünde "Allah'ın halifesi"dir. İslâmiyet bir din olarak insanların mutluluğunu amaç edinmiştir. Dolayısıyla bütün insanlar mutluluğun kaynağı olan İslâm'la tanışmalıdırlar. Mutluluğu güvenle başlayan insanın cam, namusa malı güven altına alınmadıkça insan, sürekli mutsuzdur, İnsanın mutluluğu için güvenliği kesin biçimde sağlanmak; sağlıklı. yaşaması temin edilmelidir. Fert cemiyete, cemiyet de ferde feda edilemez. Ferdin kendine has kimlisinden hiçbir taviz verilemez. İslâm'da kişilerin hürriyetim devletin kişilere bağışı değildir. Kişiler doğuştan getirdikleri birtakım esaslı ve ezelî haklarla mücehhez olarak devletin karşısında yerlerini alırlar; devlet kişi haklarına uymak ve onları teessüslere karşı korumakla yükümlüdür.

Anayasa Hukukumuza 1961 Anayasası île giren "sosyal derlet" kavramı, bu açıdan dikkate değerdir. Bu kavram, 1982 Anayasasında da benimsenmiştir, anayasanın 2, ve 5. maddesinde yer alan "sosyal hukuk devleti" kavramı üzerinde duracak olursak, sosyal devlet görüşünü, toplumda ferdi mesud etmeyi vaat ettikten sonra, ferdin maddi ihtiyaçlarını tatmin edebilmek için, manevî değerlerine tecavüz etmeyen; ferdin düşüncesine, insanlık şeref ve haysiyetine saygı gösteren, ferdi "mukaddes" gören bir "Devlet telâkkisi" olarak değerlendirmek mümkündür. Kısaca, Anayasanın benimsediği bu telâkki demokrasinin kaimi ettiği gibi ferdi bir vasıta olarak görmeyi reddeder; fertlerin hayat seviyelerini yükseltmeye çalışırken, onları bir vasıta olarak kullanmaz. Şu halde sosyal hukuk devletinin önemli bir fonksiyonu, hayat mücadelesinde ferdin yanında yer almak, ferdin karşılaştığı güçlükleri fertlerle birlikte yenmeye çalışmaktır. Bu devlet anlayışa ferdin menfaatlerine daha uygun gelmektedir, Çünkü bu sistemde fertler arasında çıkacak herhangi bir ihtilâfta hakemliği devlete verilmekte, dolmasıyla işçiyi işverene karşı, yahut işvereni işçiye karşı korumak için devletin müdahalesine imken vererek toplumda düzen sağlanabilmektedir.

1982 An^asası'nm 17. maddesinde "Herkes, yaşama, maddî re manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir" denmekte, 13. maddesinde de genel sağlığın korunması devlete görev olarak verilmektedir. Diğer bir ifadeyle, Yaşama ve çalışma standartlarında sürekli bir yükselme sağlamak' devletin görevidir. Yaşama ve çalışma şartları arasında İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konuları da yer almaktadır. Sosyal siyaset çerçevesinde, koruyucu İş hukuku anlamında "İşçi Sağlığı ve iş Güvenligi"ne ilişkin hüküm ve tedbirler büyük yer tutmaktadır." Yasama ve çalışma şartlarının geliştirilmesi" kavramı şu hususları içermektedir;

a)           İş kasaları ve meslek hastalıklarına karşı işçileri korumak .

b) İşçilerin sağlıklarının her yerde ve koşulda korunması demektir. Kısaca koruyucu iş mevzuatı kapsamında, iş kazaları ve meslek hastalıklarının nedenlerini ortadan kaldırmak,   tehlikeli maddelere karşı korunmak, makinelerle ilgili tehlike ve zararlardan korunma ve insan davranışlarının bu yönde geliştirilmesi;  zarara maruz kalmanın etkilerinin azaltılması veya ortadan kaldırılması, Bu. alanda tefekkür ve eğitim noksanlığı., çalışan insanın kendisi ve  aile  fertlerini  yakından  ilgilendiren   sonuçlar doğurmaktadır. İşverenlerin ve işçilerin yanında devletin de sosyal hukuk devleti fonksiyonu gereğince, bu konulardaki tefekkür noksanlığını gidermesi gerekmektedir.

Firmalardaki çalışma ortamında, sürekli kontrol sağlamak üzere, işverenlerin sağlık ve iş güvenliği birimleriyle işçiler arasında, işyerinin ve işle ilgili âlet ve makinelerin tasarım ve düzenlenmesi ile fiziksel, kimyevi ve biyolojik bakimden zararlı maddelerin kullanılması esnasında taraflarca işbirliği yapılmalıdır. İşyerinde alman çeşitli tedbirler ve riskler kontrol altına alındığı takdirde, 'hem iş kazası ve meslek hastalıkları önemli ölçüde azalır ve böylece kaza ve hastalıklar nedeniyle olan kayıplar önlenir; hem de böyle bir ortamda çalışan işçiler kendilerini güvenli ve huzurlu hissettikleri için daha verimli çalışırlar.

İstatistiklere göre Türkiye'de günde ortalama 427 iş kazasının meydana geldiği ve. 4 kişinin hayatını kaybettiği (yılda ortalama "156 bin" iş kasası meydana geldiği ve bu kazalar sonucunda ortalama 1200-1500 kişinin haltım kaybettiği) düşünüldüğünde, işgünü kaybı ve diğer maliyetleri itibarıyla da her yıl 10 trilyon liranın üzerinde mâlî kayba sebep olduğu bilinirken "Hukukî, İktisadî ve Sosyal Yönden İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği" konulu tartışmalı ilmî toplantımızın bilim adamları ve uygulamacıların katkılarıyla insanımıza yeni ufuklar sunacağı inancında olduğumuzu belirterek, bu tartışmalı ilmi toplantının milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah'tan niyaz ederim.

Prof. Dr. Ali ÖZEK

 

 

Benzer Konular

İSLAM VE DEMOKRASİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

İSAV, bugüne kadar millî ve milletlerarası 57 tane Tartışmalı İlmî Toplantı yap­mış ve bunların ürünlerini kitap hâline getirmiştir. Beşinci Uluslararası Tartışmalı İlmî Toplantının konusu İslâm ve Demokrasidir.

MATURİDİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Araştırma Vakfınn müştereken düzenlenlediği "Büyük Türk Bilgini İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik” konulu Tartışmalı İlmî Toplantı 22 Mayıs 2009 Cuma günü, 14.00-19.00 saatleri arasında Bağlarbaşı Kültür Merkezi Salonu’nda; 23-24 Mayıs 2009 Cumartesi ve Pazar günleri ise 09.30-19.00 saatleri arasında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Salonu’nda akdedilmiştir. Bu toplantının açılış konuşmasının Türkçe, Arapça ve İngilizce metinlerine ulaşmak için TIKLAYINIZ...

Namaz ve cami

18-19 Ekim 2008 tarihinde yapılan Namaz ve cami konulu toplantının açış konuşması