Türkiye'de Misyonerlik Faaliyetleri toplantısı açış konuşması

15 Temmuz 2006

Prof. Dr. Ali ÖZEK

İslâmî ilimler Araştırma Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı

 

Değerli misafirler, Üsküdar İlçesi Kaymakamı, Üsküdar Belediye Başkanı, değerli üniversite mensubu arkadaşlarım ve kıymetli dinleyenlerim!

Öncelikle ve özellikle bu salonu bize tahsis eden sayın Üsküdar Belediye Başkanımız Mehmet Çakır Bey’e huzurlarınızda teşekkür-lerimi sunuyorum ve Vakfımızın tertip ettiği bu tartışmalı ilmî toplantıya hoş geldiniz diyor, vakıf adına hepinizi sevgi ve saygı ile selâmlıyorum ve kurucularımızdan âhirete irtihal edenlerin ruhunu şâd etmek üzere sizleri Fâtiha okumaya dâvet ediyorum.

Vakfımızın çalışmalarını, yaptığı toplantıları çoğunuz biliyorsunuz. Vakıf olarak hedefimiz, ilmî, iktisadî, sosyal meseleleri tartışmaya açmak ve bu konuda ilim adamlarının, konu ile ilgilenen mütehassısların görüşlerini almak ve bunları neşretmektir. Şimdiye kadar yaptığımız toplantılarda da bunları uyguladık. İslâmî İlimler Araştırma Vakfı bugüne kadar yaptığı ilmî toplantı metinlerini kitap haline getirmiş ve bu kitapların sayısı 41 olmuştur. Bunlar daha çok ilim adamlarına hitap eden eserlerdir. Meraklılar ve araştırmacılar bu eserlerden faydalanabilir.

 

Değerli dinleyiciler ve misafirler!

Bu toplantının konusu “Türkiye’de Misyonerlik Faaliyetleri”dir. Çok değerli ilim adamlarımız bu konuda hazırlıklarını yaptılar ve elde ettikleri neticeleri burada ortaya koyacaklar. Bu vesile ile bugünkü toplantımızda tebliğ sunacak ve müzakere yapacak ilim adamlarına başarılar diliyorum ve bu vesile ile birkaç meseleye işaret etmek istiyorum:

Misyonerlik, bir faaliyettir. Bu, İslâm Dini’nde İslâm’a davet olarak bilinmektedir. Tebliğ, hem Müslümanlara hem de gayr-i Müslimlere İslâm’ı anlatmaktır. Davet ise, gayr-i Müslimleri İslâm’a çağırmaktır ve bu her Müslüman’ın vazifesidir. Dolayısıyla  okuma-yazma bilmeyen insanlar da davet vazifesini yapabilir. Biliyorsunuz, İslâmiyet birkaç yoldan yayılmıştır ve bunlardan birisi de ticaret ve ilimdir. Bir Müslüman tavır ve hareketleriyle, karşı tarafa gösterdiği sevgi yolu ile insanları İslâm’a kazandırabilir. İnsanî tutum ve davranışlarla kazanılan sayısız insanlar olmuştur ve olmaktadır. Bunlar birer hakikattir. Dolayısıyla davet, hepimizin başlıca görevidir.

En güzel davet de örnek olmaktır, insanlık sevgisidir. Sevgi karşılıklıdır. Eğer biz bir insanı seversek, hikmet-i Hudâ o da bizi sever. Anlamadığımız bir yoldan bizim sevgimize karşılık verir. Bundan dolayıdır ki, “dünya sevgi üzerine kurulmuştur” denilmektedir. “Dünya sevgiden yaratılmıştır” diyenler de vardır.

Bir din mensubunun kendi dinini başkalarına anlatabilmek için başvuracağı yollardan biri sevgi yoludur, yakınlıktır. Şu halde sevgi, insanlar arasındaki münasebetlerde, düşüncelerimizi, örf ve âdetlerimizi, kültürümüzü yaymakta önemli vasıtadır.

Bir diğer husus, misyonerlik faaliyetlerinin incelenmesinin, şimdiye kadar nazarî olarak yapıldığını düşünüyorum. Şunu kastediyorum: Bu konuda alan çalışması pek yapılmıyor. Türkiye’de bir çok kiliselerin ve misyonerlik faaliyetlerinin olduğunu duyuyoruz, okuyoruz; ama, bu faaliyetlerin nasıl yapıldığını yerinde incelemek, bu faaliyetleri yürüten kişilerle görüşmek, elde edilen bilgileri değerlendirdikten sonra neler yapılması gerektiğini ortaya koymak için geniş çaplı alan çalışmaları yapmak gerekmektedir. Bu tarz çalışmaların yapıldığını pek zannetmiyorum. Bu tarz çalışmalar var ise şimdi tebliğci ve müzakereci ilim adamları bunlardan bahsedeceklerdir.

Bir başka husus, inancının gereğini yapan Müslümanlar üzerinde bu misyonerlik faaliyetlerinin etkisi olmaz. Çünkü İslâmiyet yüce bir düşüncedir. İslâmiyet, en son ve en mükemmel bir dindir. Müslümanlar da Allah’ın Kitabına ve Peygamber Efendimizin sünnetine sarıldıkları müddetçe doğru yoldan ayrılmayacaklar, hak bir din varken bâtıl yollara sapmayacaklardır.

Bu konuda devlete önemli görevler düşmektedir. Devletin vatandaşlarına kendi dinini öğretme görevi vardır. Ayrıca gönüllü kuruluşlar ve meseleleri bilen insanlar da dini öğretme konusuna önem vermelidir. Devlet-millet işbirliği ile insanlar bilgilendirilmeli ve insanlar yanlış yollara sapmaktan kurtarılmalıdır.

Başka ülkelerde ve bilhassa Orta Asya’da müthiş bir misyonerlik faaliyeti var. Birkaç yıldır Kazakistan’da bulunuyorum. Sadece Almatı şehrinde 25 tane misyonerlik kuruluşu olduğu resmî makamlarca söyleniyor. Bunlar nasıl çalışıyorlar? Bu çok önemli. Az önce belirttiğim alan çalışmasından kastettiğim bu. Bunları yerinde inceleyip ona göre tedbir almamız gerekiyor.

Bir de şöyle bir husus var: Biz misyonerlik faaliyetlerini yasak edemeyiz. Bütün mesele, akıl ve belli ölçüler çerçevesinde herkes kendi inancını, düşüncesini çevresine anlatacaktır. Buna muhatap olan insanlar da neyi seçip seçmeme hususunda kendileri karar verecektir.

Son söz olarak, misyonerlik faaliyetlerini herkesin iyi bilmesi ve anlaması ve ona göre davranması gerekir.

Bu vesile ile tekrar hepinizi hürmetle, saygıyla selâmlıyorum ve bu toplantının bizlere, milletimize, memleketimize ve İslâm âlemine faydalı olmasını Cenâb-ı Hakk’dan niyaz ediyorum ve bu türlü faaliyetlerin devamını diliyorum.

Benzer Konular

İSLAM VE DEMOKRASİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

İSAV, bugüne kadar millî ve milletlerarası 57 tane Tartışmalı İlmî Toplantı yap­mış ve bunların ürünlerini kitap hâline getirmiştir. Beşinci Uluslararası Tartışmalı İlmî Toplantının konusu İslâm ve Demokrasidir.

MATURİDİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Araştırma Vakfınn müştereken düzenlenlediği "Büyük Türk Bilgini İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik” konulu Tartışmalı İlmî Toplantı 22 Mayıs 2009 Cuma günü, 14.00-19.00 saatleri arasında Bağlarbaşı Kültür Merkezi Salonu’nda; 23-24 Mayıs 2009 Cumartesi ve Pazar günleri ise 09.30-19.00 saatleri arasında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Salonu’nda akdedilmiştir. Bu toplantının açılış konuşmasının Türkçe, Arapça ve İngilizce metinlerine ulaşmak için TIKLAYINIZ...

Namaz ve cami

18-19 Ekim 2008 tarihinde yapılan Namaz ve cami konulu toplantının açış konuşması