Avrasya Toplantısı

15 Temmuz 2006

AVRASYA TOPLANTISI

 

 Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle Türk ve Müslüman topluluklarının bulundukları ülkelerle ilgili olarak görüş ve düşüncelerimi şöyle ifade edebilirim.

Osmanlı Döneminde ve Osmanlı Devleti dağıldıktan sonra yıkılmadan önce Osmanlının fiilen hakim olduğu veya siyaseten etkise bulunan bölgelerde ve diğer yerlerde oluşan devlet ve toplulukların değerli temsilcileri:

………….”Allah katında din İslam’dır” ayetinde belirtildiği üzere İslamiyet Allah’ın seçtiği bir dindir. İslam Tevhit dinidir. Müslüman tek Allah’a inanır ve ancak O’na kulluk eder. İşte bu temel prensibe göre Müslüman kişi yalnızca Allah’a ibadet eder ve hem iyilikleri hem de kötülükleri Allah’ın takdir ve yaratmasıyla olduğuna inanır.

Bu ana esasa bağlı olarak Müslüman toplulukların devlet veya ekalliyet olarak yaşadıkları bölgelerde uyulması gereken kurallar hakkında düşüncelerim şöyledir.

1. Kanaatimce ülke ve bölgelerde yaşayan ve evvelemirde kendisine sorulduğu zaman Müslüman olduğunu söyleyen insanlara tek tek veya topluca öncelikle Müslümanlığı tevhit esasına dayanan doğru Müslümanlığı öğretmemiz gerekmektedir ki, böylece onları misyoner propagandalarından korumuş oluruz. Zira yüce bir düşünce olan İslamiyet’i bilen bir kimsenin başka bir dine girmesi şöyle dursun o kişi bizzat İslam’ı yayar.

Eğer Müslümanlar İslam’ı yaşarsa işte o zaman en etkin davet bu davranış biçimidir. Burada İslam’ı yaşamaktan maksat sadece namaz, oruç gibi bazı İslamî vazifeleri yapmak, bazı Müslümanların ısrarla üzerinde durdukları kılık kıyafet değildir. İslam’ın emir ve yasakları olan bu davranışlarla beraber yaşadığımız asrın şartlarını dikkate alarak, çalışıp kazanan ahlaki davranışlarıyla örnek olan güler yüzlü, sevecen, hoşgörülü, bağışlayıcı bir Müslüman olmaktır. Bu vasıfların zıddı ise, sert tabiatlı veya pısırık, işsiz, asalak, göşteriş meraklısı, dürüstlükten uzak bir Müslüman’dır. Böyle bir Müslüman İslam’a ve Müslümanlara zarar verir. Nitekim Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.): “Ahmak Müslüman’ın Müslümanlara vereceği zararı kafir veremez” buyurmuştur. Müslüman’ın akıllı temkinli ve tedbirli olması şarttır.

2. Müslüman ülkelerde ve Müslümanların ekalliyet olarak yaşadıkları bölgelerde onların ekonomik yönden güçlü olmaları için gerekli çalışmaların etkin bir biçimde yapılmasına şiddetle ihtiyaç vardır. Bir Türk atasözünde “aç ayı oynamaz” denilmiştir. Bu demektir ki, şayet Müslüman fakir ise, günlük ihtiyacını temin edemiyorsa, iş bulup çalışamıyorsa bu kişinin Müslüman olarak örnek olması zordur. Onun için Rasülüllah Efendimiz bir hadislerinde “ Fakirlik küfrolayazdı” buyurmuştur.

Müslüman’a şu hususu çok iyi anlatmamız gerekir ki, Müslüman bilgili, kültürlü, çalışkan, iş güç sahibi, kazanan ve kazancından başkaları da yararlandıran ahlaklı, itibarlı bir kişi olmalıdır.

Lafla peynir gemisi yürümez. Bugün bizler maalesef tarihte ecdadımızın yaptıkları güzel örmekleri tekrar tekrar anlatırız ama sanki bizim onlara ihtiyacımız yokmuş gibi günlük hayatımızda o güzel davranışları hiç uygulamayız.

3. Genelde hem Müslüman ülkelerde hem de Müslümanların ekalliyet olarak yaşadıkları bölgelerde kanaatimce Müslümanların en önemli sorunları ekonomik sorunlardır. Zira bir Müslüman’ın Allah’ın sevgisine nâil olması ve Allah katında ibadet ve dualarını yani kulluğunun makbul olması o kişinin helal rızıkla beslenmesine bağlıdır. Helal rızık ise erkek ya da kadın her Müslüman’ın kendisi ve bakmakla yükümlü bulunduğu kimselerin ihtiyaçlarını bizzat çalışarak kazanmasıdır. Zira Allah Teala insana aklı ve diğer azaları4 önce çalışıp rızkını kazanması, sonra da dönüp Allah’a ibadet etmesi için vermiştir.

Zira islamda “evvela fırın sonra cami” prensibi vardır. Resülullah’ın emri aç kişi önce yemeğini yer sonra namazını kılar. Keza aşırı derecede uykulu kişide önce biraz uyur, sonra namazını kılar.

İşte İslam’ı yüce kılan bu anlayıştır. Müslüman İslam’ın bu yüce değerlerini bilmeli ve uygulamalıdır. Önce dünya sonra âhiret. Dünyasına imar etmeyen âhiretini de imar edemez.

4. Burada Fillandiya Müslümanlarının temsilcisi var mı? Bilmiyorum. Orada yaşayan Müslümanlarla ilgili bir hatıramı anlatmak istiyorum. Takriben yirmi sene kadar önceydi. Fillandiya’lı tatar bir Müslüman’la karşılaştım. Durumlarını sordum. Çok iyidirler dedi. Hiçbir problemlerinin olmadığını söyledi ve ekledi. Zira biz orada Müslümanlar olarak iktisaden güçlüyüz. Her Müslüman’ın işi gücü ve ticareti var. O sebeple rahat yaşıyoruz dedi.

5. İslam’ı kabul eden yeni Müslümanların da iki önemli sorunları vardır.

a.Onlara tevhit esasına dayalı Müslümanlığı öğretmek. Bu hususta en önemli iş, zarurât-ı diniyye yani ilmihal bilgisi aldıktan sonra siyer ve İslam Tarihini öğretmek gerekir. Özellikle Peygamberimizin hayatıyla, dört halife ve diğer İslam büyüklerimizin ve âlimlerin hayatları hakkında doğru bilgi vermek gerekir.

b. Yeni Müslüman olanların çalışıp rızklarını kazanmaları için onlalar iş bulmaktır. Şayet o kişinin işi olmazsa onun gerçek manada Müslüman olması zorlaşır veya bir süre sonra yeni inancını hafife almaya başlar. Bu husus çok önemlidir.

 

 

Benzer Konular

İSLAM VE DEMOKRASİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

İSAV, bugüne kadar millî ve milletlerarası 57 tane Tartışmalı İlmî Toplantı yap­mış ve bunların ürünlerini kitap hâline getirmiştir. Beşinci Uluslararası Tartışmalı İlmî Toplantının konusu İslâm ve Demokrasidir.

MATURİDİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Araştırma Vakfınn müştereken düzenlenlediği "Büyük Türk Bilgini İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik” konulu Tartışmalı İlmî Toplantı 22 Mayıs 2009 Cuma günü, 14.00-19.00 saatleri arasında Bağlarbaşı Kültür Merkezi Salonu’nda; 23-24 Mayıs 2009 Cumartesi ve Pazar günleri ise 09.30-19.00 saatleri arasında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Salonu’nda akdedilmiştir. Bu toplantının açılış konuşmasının Türkçe, Arapça ve İngilizce metinlerine ulaşmak için TIKLAYINIZ...

Namaz ve cami

18-19 Ekim 2008 tarihinde yapılan Namaz ve cami konulu toplantının açış konuşması