Din Hizmetleri Nasıl ve Nerelerde Sunulmalıdır?

15 Temmuz 2006

 

 

 

Farklı Yaş Gruplarına Yönelik Din Hizmetleri Nasıl ve Nerelerde Sunulmalıdır?

 

Prof. Dr. Ali OZEK

 

M. Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 

Giriş

 

Din hizmeti aslında bir eğitim ve öğretim hizmetidir. Bu itibarla biz konuya daha ziyade eğitim ve öğretim boyutundan yaklaşacağız.

İnsanoğlu, baba sulbünde ve ana rahminde iken, kendisini taşıyan bir muhit olan babasından ve annesinden maddî ve manevî boyutlarda etkilenmekte ve bu iki taşıyıcının davranışlarından müteessir olmaktadır. Doğumdan sonra ise aile yuvasında bilgi alış-verişine başlamaktadır. Onun için eskiler, "İlim, beşikten mezara kadardır" demişlerdir. İnsanın yaşamını dikkatle incelersek, bu sözün gerçekten doğru olduğunu anlarız, zira insandaki öğrenme isteği ve ihtiyacı mezara kadar devam eder. Kur'an'da "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? "(ez-Zümer 39/9) buyuru1muştur. Öğrenme ve bilme, insanın en önemli özelliklerinden biridir.

Aleyhissalâtü vesselam efendimiz de "Doğan herkes fıtrat üzere doğar. Onun ebeveyn ancak onu yahudi veya mecûsî veya hristiyan yapar" (Buhari, cenaiz, 10; Müslim, Kader, 23 buyurmuşlardır.

Demek oluyor ki, insanın    dînî bilgisi doğuştan değil, doğduktan sonra yaşadığı çevresinden gelmektedir. İşte insanlara peygamberlerin gönderilmesi de bu sebebe bağlıdır. Âhir zaman peygamberi Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem, "Ümmetimin âlimleri Ben İsrail'in nebileri gibidir" demek suretiyle kendinden sonra İslâm'ın yayılmasını, anlatılmasını, peygamberlerin yolunda yürüyen, onların ahlâk ve davranışlarıyla hareket eden hoşgörülü ve çözümler üreten din âlimlerine bırakmıştır. Görülen de odur ki, İslâm'ı yaymanın başka yolu yoktur. Bu dine (İslâm'a) evvelinde uygun olan davet şekli, sonunda da uygun olacaktır.

Onun için İslâm davetinde ve onu uygulamada en doğru yol, şüphesiz Peygamberimizin ve onun ashabının uyguladıkları yol ve metoddur.Çünkü peygamber masumdur, yanılmaz. Eğer ondan sadır  olan bir davranış (kavil, fiil ve takrir) doğru biçimde bize ulaşmışsa, yani onun davranışı, hadis kitaplarına ilaveten, Kur'an, tarih ve siyer ilimleriyle de doğrulanmışsa işte bunlar bizim için dînî esaslardır. Zira dinin birinci derecede asıl kaynağı Kur'an'dır. Ancak Kur'an'da tefsire ve yoruma ihtiyaç duyulan noktalar vardır. Kur'an'ı birinci derecede yorumu sünnettir Kitap ve sünnetin anlaşılmasına yardımcı olan iki önemli ilim dalı da siyer ve İslâm tarihidir. İslamî ilmlerle uğraşan ve toplumu dînî yönden aydınlatan kişilerin, Kur'an ve sünnet ilmine ilaveten tarih ve siyer ilimlerini de çok iyi bilmeleri elzemdir.

Alimlerimizden bazıları (Zernûcî, 12. yüzyıl, Şaban Şifâî 17. y.y. gibi) ilmi, beden ve dir ilmi olarak ikiye ayırmışlardır: Yani sağlık bilgisi ve dîni bilgiler. Bu iki ilim dalı, tamamen insan hareket ve davranışlarıyla ilgilenir.

Benzer Konular

EVKAF TOPLANTISINDA SUNULAN TEBİĞ

8-10 eKİM 2009 tarihinde Medine-i Münevvere'de yapılan toplantıda sunulan "Mukayesetü'l-Evkafi'l-Cedide bitürkiye mea'l-evkafi'l-İslamiye" başlıklı Arapça tebliğ metni

AİLE ve AHLAK

Dünya İslam Birliği'nin Mekke'de 31 Mayıs-2 Haziran 2008 tarihlerinde tertiplediği İNSANLIĞIN ORTAK OLDUĞU AİLE VE AHLAK konulu toplantıda sunduğum Arapça tebliğ metnimdir.

HAC MENASİKİ

MENASİKÜ'L-HAC TEBLİĞ METNİ