ÇAĞIMIZIN AHLAK BUNALIMI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

08 Haziran 2009

AÇILIŞ KONUŞMASI

Prof. Dr. Ali ÖZEK*

 

İSAV, şu anda 14. Uluslar arası Tartışmalı İlmî Toplantısını yapmaktadır. Bu vesile ile vakıf yöneticilerine ve özellikle de ilmî tebliğleriyle toplantılarımıza katılan değerli ilim adamlarına şükranlarımı sunuyorum.

 

Muhterem Hazirun!

Ahlâk genel anlamda iyilik ve kötülüğü, fazilet ve rezileti bilmek, tanımak, iyilik ve fazilet yönünde güzel davranışlar sergilerken, kötülük ve reziletlerden kaçınmaktır…

Ahlâk, sadece bireysel değil, ailevi, toplumsal ve hatta küresel bir olgudur; ve karşılıklı etkileşime oldukça açıktır. Tek bir ahlâklı birey, ailesi ve toplumunu etkileyip, tarihin akışını değiştirebildiği gibi, ahlâkla ve ahlâksızlıkla ilgili toplumsal normlar ve yaşam biçimleri de aileler ve bireyleri az veya çok etkisi altına alabilmektedir….

       Ahlâk, insanların özgürce seçme, yapma ve yaşama özelliklerinin bilinen sonucudur. ilk insandan günümüze kadar insanlar, hak ve batıl, doğru ve yanlış, güzel ve çirkin, günah ve sevap seçimleriyle yüzyüze kalmışlar; iyi ve kötü, temiz ve kirli, erdemli ve erdemsiz olma … arasında da seçimler yapmak durumunda kalmışlardır.

Akıllarını iyi kullanarak, vicdanlarının sesini dinleyerek ve her şeyden önce ilahi vahyin rehberliğine uyarak ahlâkî karakterini ve kişiliğini geliştiren insanlar olduğu gibi bu yeti ve rehberliği iyi kulanamayıp ahlâken zayıf duruma düşen kişiler de olmuştur…[1]

Ahlâkın konusu insan davranışlarıdır. İnsanın yaşadığı bir çevresi vardır. Kişiyi fert olarak alırsak onun çevresi, kendisinin dışında kalan herşeydir. Bunlar da diğer insanlar, hayvanlar, bitkiler ve içinde yaşadığı tabiat şartlarıdır. Bugün önemi biraz daha iyi anlaşılan çevre, ahlâk ilminin temelini teşkil eder. Kişinin toplum içindeki davranışlarını yönlendiren itici güç onun inancı ve dünya görüşüdür. Bu itibarla –her ne kadar eski âlimler ahlâkî davranışları insanın karakter yapısına bağlamışlarsa da bir hadis-i şerifte “Dağ yerinden oynadı derlerse inanın, ama kişi ahlâkını(davranışlarını) değiştirdi derlerse inanma”[2] denilmiş ise de– kimin ahlâkî davranışları eğitim-öğretimle, dinî inancına olan bağlılığı ve dünya görüşündeki yeniliklerle kısmen de olsa değişir.

Bilindiği gibi insan davranışlarındaki değişmeler önce bilgiye, sonra da inanca dayanır. Çevrenin baskısı, kişinin yapmak istediklerini sadece sınırlı biçimde engeller, ama kişi fırsat bulunca hemen karakterini ortaya koyar.

Bu serdedilen gerçekler sebebiyle davranışların düzeltilmesinde eğitim-öğretimin önemi büyüktür. Çünkü dünyada yapılan herşey insan içindir. Ayrıca insan tarafından yapılan her hareket yine insanı ilgilendirir. Dünya da, din de insan içindir.

Bilindiği üzere Kur’ân’ın mütekellimi Allah, muhatabı insandır. Gaye, insana doğruyu öğretmektir. Doğruyu öğrenmesi için insanın herşeyden önce insanı yaratan, ona hayat imkânlarını sunan Yüce Varlığı tanıması gerekir. Bu sebepledir ki, Kur’ân’da insan bütün yönleriyle ele alınmış ve incelenmiştir. Bundan amaç, bu dünya hayatında insanların bir arada mutlu olarak yaşamalarını temin etmektir. Bu mutlu hayat ise ancak ve ancak toplumun tüm fertlerinin veya en azından çoğunluğunun ahlâk kaidelerine uyması, hayatını ona göre sürdürmesi gerekir.

 

Çağımızın Ahlâk Bunalımı

İçinde yaşadığımız çağda, yüksek ahlâk sahibi milyonlarca insan bulunmakla, toplumlarda ahlâken büyük gelişmeler olmakla ve bunların hiçbirini küçümsememekle beraber; birçok ahlâksızlığın yaşandığı ve bunların iletişim ve ulaşım teknolojileri sayesinde hızla tüm dünyaya yayıldığı ve önlenmesi güç bir krize dönüştüğü de inkar edilemez bir gerçektir….

       Günümüzde ahlâk “çifte bunalım” içinde varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Zira bir yanda teorik bir ahlâk felsefesi disiplini olan etiğin aşırı rölativizme teslim olma sebebiyle teorik ve felsefi nedenlerden doğan bunalımı, öbür yanda pratik hayatta karşılaştığımız ahlâklı yaşam bunalımı. Her iki bunalım bir arada, günümüz insanının içinde bulunduğu derin bunalımın tezahürleri olarak birbirine bağlıdır.

Günümüz insanının acı çektiği sorunlara tek tek baktığımızda bunların hemen hemen hepsinin doğrudan veya dolaylı olarak ahlâkla bağlantılı olduğunu görürüz. Günümüzde öne çıkan ve bütünüyle insan hayatını ilgilendiren küresel sorunlar ve krizlerden bazıları şunlardır:

1. AIDS ve öteki hastalıklar

2. Uyuşturucular

3. Açlık ve yoksulluk

4. Cehalet ve eğitimsizlik

5. İnsan hakları ihlalleri

6. Irkçılık ve cinsiyet ayrımı

7. Sosyal sınıflar arasındaki ilişkide adaletsizlik

8. Zenginliğin ve fırsatların büyük ölçüde eşitsiz dağılımı

9. Terörizm ve savaşlar

10. Nükleer silahlar, nükleer serpintiler

11. Fiziksel çevrenin tahribi, asit yağmuru, küresel ısınma

12. Doğal kaynakların kayıtsızca ve insafsızca tüketilmesi.[3]

 

Çözüm Arayışı

       Bu sorunların hepsinin başka birçok faktörle birlikte büyük ölçüde ahlâk eksikliğinden kaynaklandığı ve çözümlerinin de yine aynı şekilde başka birçok etken yanında gerçek anlamda ve küresel boyutta bir ahlâkla bağlantılı olduğu inkar edilemeyecek bir gerçektir…

Ahlâkî bilinç ve ahlâka uygun yaşamın yokluğu veya azlığı bu problemlerin temelini teşkil etmekte, Ahlâkî gelişimde topyekün bir sıçrama ümidi de problemin büyük ölçüde çözümü ve ihtiyacın büyük ölçüde karşılanması anlamına gelmektedir. Çünkü bütün bu sorunların çözümü mümkündür ve insanların Ahlâkî açıdan yapacağı tercihe bağlıdır.

Görmemiz gereken şeylerden biri şudur. Hiçbir aklı başında insan Ahlâkî sorumluluklardan kaçamaz...

Görmemiz gereken bir başka şey, gelişen teknolojinin yaşamın her alanı gibi ahlâk alanında da yaptığı muazzam etkidir…

 

Görmemiz gereken bir başka husus da küreselleşme olgusudur. Günümüzde artık belki de ilk görmemiz gereken, şimdiki sorunlarımızın küresel sorunlar olduğu gerçeğidir. Buradan çıkan sonuç ise bunların çözümlerinin de aynı şekilde küresel olması gerektiğidir.

 

İSAV, işte bu bilinçle, çağımızın ahlâk bunalımını ve çözüm arayışlarını, bu alanın küresel ölçekteki uzmanlarını bir araya getirerek irdelemeyi görev bilmiş, böylece çözüme katkıda bulunma sorumluluğunu da yerine getirmek için bu sempozyumu tertip etmiştir…

* İslâmî İlimler Araştırma Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı.

[1] Şems 7-10, Tin, 4-6.

[2] Ahmed b. Hanbel, 6/443.

[3] Leslie Lipson, Uygarlığın Ahlâki Bunalımları: Manevi Bir Erime mi, Yoksa İlerleme mi?, çev. Jale Çam Yeşiltaş, (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2000), ss. 27, 31, 37.

 

 

 

OPENING SPEECH

 

THE MORAL DEPRESSION OF OUR AGE

AND THE SEARCH FOR SOLUTIONS

 

Prof. Dr. Ali ÖZEK

 

 

İSAV now performs the 14th Controversial Scientific Meeting. On this case, I extend my thanks to this foundation’s managers and especially to the distinguished scientists that participated in the meeting with their scientific bulletins.  

 

Dear Attendants!

In general terms, morality means knowing as well as comprehending benevolence and malice, merit and indignity and to refrain from such malice and indignities while manifesting good behaviors oriented towards benevolence and merit …

Morality is not only a personal but also a familial, social and even a global phenomenon; and is very open to mutual interaction. Whereas one single individual with morals can influence his family, the society and change the course of history; social norms and living styles on immorality can more or less influence families and individuals ….

                Morality is a known result of humans’ particularity of free selection, exercising and living. Right from the ages of primitive man, humans were faced with selections between right and superstitious, right and wrong, good and ugly, sin and good deed; and they were forced to choose between being good and ugly, clean and dirty and virtuous and virtueless.

Whereas there are humans that develop their moral characters and personalities by wisely using their minds, listening to their voice of conscience and following the guidance of the divine inspiration at first hand, there are also those who fell weak as they did not properly use this ability and guidance…[1]

The subject of morality is human behaviors. A human has a surrounding in which he lives. When we consider a person as an individual, his surrounding then includes everything except him. These are other humans, animals, plants and the environmental conditions encapsulating him. The environment, the importance of which has been better understood today, constitutes the basis for the moral science. It is a human’s beliefs and conception of the world that drives his behaviors within a society. In this respect, human’s moral behaviors change, even partially, as a result of education and training, his loyalty to religious belief and novelties in his conception of the world – despite the fact that old scientists have based moral behaviors on an individual’s character structure, to quote a hadith:  “Believe if they say a mountain has got loose but do not believe if they say one has changed his morality (behaviors)”[2].

As it’s known, changes in humans’ behaviors initially result from information then from belief. Pressure from one’s environment may prevent him from doing what he desires only up to a point, but he will manifest his character when he gets a chance to do so.

Owing to the reality mentioned so far, education and training bears vital importance for the correction of behaviors. That is because everything done in the world is for humans. Furthermore, every act conducted by a human only concerns humans. The world as well as the religion is for humans.

As it’s known, the author of the Quran is the God and its addressee is the human. It is purpose is to properly orientate humans. In order to learn the truth, a human should first know the Noble Creature that created him and provided life opportunities for him. It is for this reason that the Quran has handled and examined the human in all aspects. The purpose is here is to ensure a collective and happy life for humans during their lives on earth. However, this happy life requires that if not all, at least a majority of humans abide by the moral rules and spend their lives accordingly.

 

The Moral Depression of Our Age

As our age hosts many humans with high levels of morality, witnesses big moral developments in societies and as none of these are negligible; the existence of many immoralities, their rapid spreading through communication and transportation technologies and such moralities’ turning into a difficult unpreventable crisis are indisputable facts ….

                Today, morality tries to maintain its existence within a “double depression”. On the one hand we have the depression faced by the theoretical moral philosophy discipline, namely ethics, due its surrender to extreme relativism, and on the other hand, we have the moral life depression that we encounter in daily life. Both of these depressions are intertwined with each other as the manifestations of the deep depression faced by the contemporary human.

When we have a look at the problems suffered by today’s human, we see that almost all of them are connected with morality in one way or another. Some of the contemporary global problems and crises that entirely concern the human life can be summarized as follows:

1.             AIDS and other diseases

2.             Drugs

3.             Famine and poverty

4.             Ignorance and lack of education

5.             Breach of human rights

6.             Racism and sex discrimination

7.             Injustice in the relations between social classes

8.             A largely unequal distribution of wealth and opportunities

9.             Terrorism and wars

10.          Nuclear weapons, nuclear fall outs

11.          Destruction of the physical environment, acid rain, global warning

12.          The insensitive and ruthless consumption of natural resources.[3]

 

Search for a Solution

                It is a fact that these problems emanate from many factors but mainly from lack of morality and that their solutions are dependent on a real and global morality together with other factors.   …

As the absence or shortage of moral conscious constitutes the basis for such problems, the hope for a collective leap in moral development means a comprehensive solution to the problems and the satisfaction of this necessity to a large extent. That is because all such problems can be solved and the human is bound by his moral preference.

What we have to see is that no sound minded human can escape from moral responsibilities...

The other thing we have to see is the colossal impact of the developing technology on moral life just as it does on other areas of life …

We also have to add the globalization phoneme to the aforementioned. Maybe, it is the global nature of our current problems that we have to see at the first hand. The conclusion here is that they should also be accompanied by global solutions.

İSAV has relied on this conscious and has assumed an examination of the contemporary moral depression and its solutions by bunching this field’s global scale proficiencies together and has therefore arranged this symposium in order to fulfill its responsibility of contributing to solutions…

 

[1] Şems 7-10, Tin, 4-6.

[2]   Ahmed b. Hanbel, 6/443.

[3] Leslie Lipson, The Ethical Crises Of Civilization: Moral Meltdown Or Advance?, trans. Jale Çam Yeşiltaş, (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2000), pages. 27, 31, 37.

Benzer Konular

ÇAĞIMIZIN AHLAK BUNALIMI VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

24-26 Nisan 2009 / İstanbul Topkapı-Eresin Hotel'de İslami İlimler Araştırma Vakfı tarafından gerçekleştirilen Çağımızın Ahlâk Bunalımı ve Çözüm Arayışları konulu Milletlerarası Tartışmalı İlmî Toplantı açılış konuşmasının Türkçe ve İngilizce metinlerinin tamamı için TIKLAYLINIZ.

HARAM KAZANÇ

Deriz ki, haram mal veya haramlardan gelen bir kazançla kurban kesilir. Zira kurban bir hayırdır, bir sadakadır. Bu konuda genel kaide, haram yerden elde edilen mal vs. mümkünse sahibine iade edilir. Şayet sahibi bilinmiyorsa sadaka olarak verilir. Devlete intikal ederse o da sadaka sayılır. Zira devlet amme hizmeti görmektedir. Haram karışan veya haram şüphesi taşıyan mallardan şüphe edilen miktarın hayra verilmesiyle o mal temizlenmiş olur. Verilmemiş zekâtlar da ana sermaye içinde haram mal gibidir. Zira zekât miktarı kadar mal başkasına aittir.

İBADET ve MÜESSESE OLARAK ZEKAT

Giriş, Zekat ve sadakanın manası, fakirlik problemi, zekatın tarihçesi, zekatın dindeki yeri, müessese olarak zekat, Zekat mükellefleri, zekata tabi mallar, zekatı farz olan malın şartları, Zekata tabi mallar, Zekatın sarf yerleri ve teslim usulü, Zekatın toplanması ve dağıtımı Fert ve cemiyet hayatında zekatın yeri ve önemi, Fıtır sadakası ve zekatın dışındaki mali mükellefiyetler bu eserde ele alınmıştır.